Mescid-i Aksa İmam Hatibi Şeyh İkrime Sabri, A Haber’e verdiği özel röportajda, İsrail’in Mescid-i Aksa üzerindeki baskılarını ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile gerçekleştirdiği görüşmeyi değerlendirdi. Bu görüşmede, Şeyh Sabri, İsrail’in Mescid-i Aksa’yı hedef alarak Müslümanları korkutma ve kutsal mekândan uzaklaştırma amacı güttüğünü vurguladı. Ayrıca, daha önce defalarca gözaltına alındığını ve çeşitli suçlamalara maruz kaldığını belirtti.
Şeyh Sabri, “İsrail’in amacı, Mescid-i Aksa’nın kontrolünü ele geçirmek ve Müslümanları buradan çıkarmaktır” ifadeleriyle bu durumu net bir şekilde özetledi. Gözaltına alınma süreçleri hakkında da bilgi veren Sabri, kendisi hakkında yapılan suçlamaların yalnızca kışkırtıcılık ve direnişi desteklemek gibi asılsız iddialar olduğunu, bu türlü davranışların amacının kendisini suçlu göstermek olduğunu dile getirdi.
Sonrasında Şeyh Sabri, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile gerçekleştirdiği görüşmeye dair de önemli açıklamalar yaptı. Bu görüşmenin hemen ardından, İsrail medyasının kendisini ve Erdoğan’ı hedef aldığına dikkat çekti. “Görüşmenin yapıldığı gün İsrail medyası beni ve Erdoğan’ı hedef aldı” diyen Sabri, Erdoğan’ın Filistin konusundaki tutumunun son derece onurlu bir duruş olduğunu ifade etti. Türk halkının Kudüs ve Mescid-i Aksa’ya olan sevgisinin de bu süreçte büyük bir önem taşıdığını belirtti.
Ayrıca, görüşme sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mescid-i Aksa ve Kudüs’teki durumu dikkatlice dinlediğinin altını çizen Sabri, Türkiye’nin Filistin davasına verdiği desteğin çok değerli olduğunu vurguladı. Erdoğan’ın desteğinin olumlu etkiler yaratacağını ve İsrail’in Türkiye’nin baskıları karşısında boyun eğeceğini düşündüğünü ifade etti.
Bir başka önemli konu ise İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya yönelik eleştirilerdi. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Netanyahu hakkında bir tutuklama kararı alması gerektiğini belirten Şeyh Sabri, İsrail’in işgal politikalarını sert bir dille eleştirerek, “İsrail, her gün ilhakı artırarak sınırlarını genişletiyor. Netanyahu’ya sesleniyorum: Her zalim gibi senin de bir sonun olacak. Gazze ve Batı Şeria’da işlediğin suçlarla yüzleşeceksin” şeklinde konuştu.
85 yaşındaki İmam Hatip, 51 yıldır Mescid-i Aksa’da imamlık yaptığını hatırlatarak, bu süre zarfında Filistin davasına olan bağlılığını bir kez daha gözler önüne serdi. “4 Mayıs 1973’te Mescid-i Aksa’da başladığım bu yolda son nefesime kadar mücadele edeceğim” diyerek, mücadele kararlılığını vurguladı.
Şeyh İkrime Sabri’nin yaptığı bu açıklamalar, Filistin davasına ve Mescid-i Aksa’daki direnişe olan bağlılığını bir kez daha ortaya koydu. Mescid-i Aksa’nın ve Kudüs’ün anlamı, Müslümanlar için yalnızca bir manevi değer taşımamakta, aynı zamanda ulusal bir sembol haline gelmiştir. Bu nedenle, Şeyh Sabri’nin mücadelesi, sadece kişisel bir direniş değil, aynı zamanda birçok insanın benimsediği bir duruşu temsil etmektedir.
İsrail’in baskılarının arttığı bu dönemde, Türkiye’nin Filistin davasına yönelik destekleri ve uluslararası toplumu harekete geçirme çabaları da önem kazanmaktadır. Şeyh Sabri’nin ifadeleri, bu bağlamda Türkiye’nin yönettiği politikaların yalnızca Filistin için değil, aynı zamanda tüm İslam alemi için ne denli önemli olduğunu aktarmaktadır. Sonuç olarak, Mescid-i Aksa ve Kudüs, sadece bir coğrafi alan değil, kısmetin ve bağların kesişim noktası olarak Müslümanların ruhunda derin bir yer tutmaktadır.
Şeyh İkrime Sabri’nin
