Meta, Facebook, Instagram, Threads ve WhatsApp’ın sahibi olan şirket, 2024 yılının ilk çeyreğinde, Bangladeş, Çin, Hırvatistan, İran ve Rusya gibi ülkelerde gerçekleştirilen gizli etki kampanyalarını engellemek için harekete geçti. Yapılan tehdit raporunda, İsrail’e kadar uzanan bir “koordineli özgün olmayan davranış” ağı tespit edildi. Bu ağ, medya kuruluşları ve tanınmış kişilerin sayfaları altında yapay zeka tarafından oluşturulmuş yorumları yayınlayarak propagandaya katkı sağlıyordu. Bu yorumlar genellikle gerçek kullanıcılar tarafından eleştirilere maruz kalıyordu ve belirli kitleleri hedef alıyordu.
İsrail merkezli bu ağ nedeniyle, Meta politikalarını ihlal ettiği gerekçesiyle 510 Facebook hesabı, 11 sayfa ve bir grup ile Instagram’da 32 hesabı kapattı. İsrail’in özellikle ABD ve Kanada’daki kitleleri hedef aldığı belirtildi. Bu hesaplar uluslararası ve yerel medya kuruluşlarına, ABD’li kongre üyelerine ve diğer tanınmış kişilere karşı yapılan yorumlar, yapay zeka tarafından oluşturulmuş olabilir. Ağın Yahudi öğrenciler, Afro-Amerikanlar ve endişeli vatandaşlar gibi gruplara karşı da etkili olduğu raporda vurgulandı.
Hesaplar genellikle İngilizce olarak Gazze’deki durumu ele alan paylaşımlar, İsrail’in askeri eylemlerine yönelik övgüler, kampüs antisemitizmi ve UNRWA’ya eleştiriler içeriyordu. Ağın arkasındaki kişilerin kimliklerini ve koordinatlarını gizlemeye çalıştığı belirtildi. Meta, Tel Aviv merkezli politik pazarlama ve ticari istihbarat firması olan STOIC ile ağ arasında bağlantılar olduğunu tespit etti. Bu durum, şirketin bu tür gizli etki kampanyalarına karşı aldığı önlemleri ve detayları ön plana çıkardı.
Sonuç olarak, Meta’nın dezenformasyon ve gizli etki kampanyalarıyla mücadelede nasıl bir rol üstlendiği ve hangi ülkelerdeki hesapları kapattığı önem taşıyor. Bu tür yapay zeka destekli ağlar, özellikle siyasi ve toplumsal konularda gerçekleri çarpıtma ve dezavantajlı grupları hedef alma potansiyeline sahiptir. Meta’nın bu tür etkileşimlere karşı daha fazla önlem alması ve şeffaf bir politika izlemesi gerektiği ortaya çıkıyor. Bu olaylar, sosyal medya platformlarının etik yönetimi konusunda daha fazla dikkat çekmeye devam edecek gibi görünmektedir.
