Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı bir soruşturma kapsamında, Kadıköy’de bir pazarda bıçaklı saldırıya uğrayarak öldürülen 15 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi’nin mezarını tahrip eden 67 yaşındaki hükmün sahibi Duran A., gözaltına alındı. Olay, genç bireyin trajik bir şekilde hayatını kaybetmesi sonrası ailenin ve toplumun büyük bir üzüntü duymasına sebep olmuştu.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “İstanbul’da uğradığı bıçaklı saldırı sonucunda hayata veda eden Mattia Ahmet Minguzzi evladımızın mezarının tahrip edilmesiyle ilgili İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından yürütülen çalışmalar sonucunda 67 yaşındaki D. A. adlı şüpheli şahıs yakalanarak gözaltına alındı. Mattia Ahmet Minguzzi evladımıza bir kez daha Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum.” şeklinde konuştu. Böylece, olayın geçirdiği adli süreç ve yürütülen soruşturmalarla ilgili resmi bir bilgilendirme yapılmış oldu.
Gözaltındaki işlemleri tamamlanan Duran A., Bakırköy Adliyesi’ne sevk edildi. Savcılık sorgusunun sona ermesinin ardından, Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’nde yapılan incelemeler sonucunda şüpheli tutuklanarak cezaevine gönderildi. Bu durumu bir ceza hukuku süreci olarak yorumlamak mümkündür; zira, mezar tahribatı, toplumda derin yaralar açan bir olay olarak değerlendirildi.
Duran A., savcılıkta verdiği ifadesinde, yaşadığı durumu ve neden böyle bir eyleme giriştiğini açıklamaya çalıştı. “Ben mezarlığın yakınında bulunan Nurettin Bayraktar köprüsünün alt tarafında çimlerin üzerinde sokakta kalmaktayım. Kaldığım yer, ölen şahsın mezarına yakındır. Geçimimi, içecek kutusu toplayarak ve hurdacılık yaparak sağlıyorum. Olay günü de mezarlığın içine kutu toplamak amacıyla girdim; ancak gece vaktiydi.” şeklinde belirtti.
Duran A., olay gününde saat kaç olduğunu hatırlamadığını ve ölen şahsın mezarının orada bulunduğunu gazeteden öğrendiğini ifade etti. Mezara bakma niyetiyle oraya gittiğini, ancak orada küçük bir çocuğun öldürülmesiyle çok sinirlendiğini dile getirdi. “Bu anki sinirle kendimi kaybettim.” diyerek anlık bir karar verme durumu yaşadığını, ardından mezardaki çiçekleri yolduğunu, çitleri kaldırarak attığını söyledi. “Bu olayın nedenini bilmiyorum; o anki sinirle eylemleri gerçekleştirdim. Konuyla ilgili fazla hatırladığım bir şey yok. Bu olayı gerçekleştirmek için kimseden talimat veya para almadım.” ifadeleri, onun eyleminin psikolojik bir tepki veya anlık bir içgüdüsel hareket olduğunu düşündürmektedir.
Ölümlerin ardında kalan cenaze törenleri ve mezarların tahrip edilmesi, birçok toplumda derin bir acıya neden olmaktadır. Bu olay, toplumun genç bireyler üzerindeki etkilerini ve onları koruma gerekliliğini bir kez daha gözler önüne sermekte. Özellikle, cinayet gibi trajik olayların ardından gerçekleşen mezar tahribatları, kaybedilen bireylere ve ailelerine büyük bir saygısızlık olarak kabul edilmektedir. Duran A.’nın ifadesindeki olay, aynı zamanda şiddetin ve gerginliğin toplumsal boyutunu da gösteriyor. Bu tür olaylar, toplumun genel ruh halini ve bireylerin birbirlerine olan saygı ve sevgisini sorgulatmaktadır.
Özellikle genç yaşta kaybedilen birinin ardından yaşanan bu durum, toplumda her bireyin birer evlat, kardeş olduğu gerçeğini hatırlatmakla kalmıyor, aynı zamanda şiddetin doğrudan bireylerin üzerindeki etkisini ve toplumsal huzursuzluğu da ele alıyor. Olayın bir ceza davası olarak nasıl sonuçlanacağı ise merak konusu olmaya devam