Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mevlid-i Nebi Haftası açılış konuşmasında mütedeyyin kesimlerin giderek daha fazla hedef haline getirilmesi konusuna dikkat çekti. “ideolojik bağnazlık” boyutuna varan durumların, cuma hutbesi ve hutbede okunan ayetlerin hedef alınmasıyla örneklendirerek eleştirdi. Bazı çevrelerin, bir cami hocasının ne söyleyip ne söylemeyeceğine dahi karar vermeye çalıştığını vurguladı. Bu çabaların arkasında, toplum kesimlerinin özgüvenini kırmak ve karşılıklı çatışmaları canlı tutarak kontrol mekanizmalarını güçlendirmek yattığını belirtti.
Başbakan, muhafazakar ve mütedeyyin toplum kesimlerini hedefleyen karşıtlık siyasetinin, kontrol mekanizmaları oluşturarak iktidarı elinde tutma stratejisine dayandığını ifade etti. Bu kesimlerin “gerici” “irticacı” gibi damgalamalarla tehdit algısı yaratılarak kamusal alanda dışlanmaları ve marjinalleştirmeleri amaçlandığını belirtti. Bu tür tanımlamaların ardından, “düşmanla” mücadele için her türlü yola başvurulduğunu ifade etti.
Özellikle Erdoğan döneminde muhafazakar ve mütedeyyin toplum kesimlerinin hakları yasal güvence altına alınmış, özgüvenlerinin arttırılmasına önem verilmiştir. Ancak son yıllarda bu kesimlerin hedef haline getirilmesi ve üzerlerine olumsuzlukların yıkılmaya çalışılmasıyla özgüvenlerinin kırılmaya çalışıldığını vurguladı. Sosyal medya üzerinde yapılan manipülasyonlarla muhafazakar kesimlerin tepki toplamasının hedeflendiğini belirtti.
Seçim sonuçlarıyla birlikte muhafazakar ve mütedeyyin kesimlerde bir özgüven artışı yaşandığını ifade eden Başbakan, bu kesimlerin yeniden hedef alınmaya çalışıldığını belirtti. Toplumun ortak değerleri üzerinden ayrıştırıcı kampanyalara karşı çıkılması gerektiğini ve bu tür hareketlere zamanında ve etkili bir şekilde cevap verilmesi gerektiğini vurguladı.
Genel olarak, muhafazakar ve mütedeyyin toplum kesimlerinin tarih boyunca hedef haline getirilerek dışlanmaları ve marjinalleştirilmeleri üzerine kurulu olan karşıtlık siyasetinin, kontrol mekanizmalarını güçlendirmek ve iktidarı elinde tutmak amacı güttüğü belirtildi. Bu durum karşısında, toplumun birlik ve beraberliğini korumak adına doğru zamanda ve kesin bir şekilde karşılık verilmesi gerektiği üzerinde duruldu.
