Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993 tarihinde Ankara’daki evinin önünde aracına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu hayatını kaybetmişti. Bu korkunç olay, Türk kamuoyunu derinden sarsmış ve faili meçhul cinayetler listesine eklenmişti. Şimdi ise bu cinayetle ilgili olarak firari sanık Oğuz Demir’in, Ankara 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden yargılanması, olayın aydınlatılması için önemli bir adım olarak görülüyor.
Duruşmaya katılanlar arasında Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu, kızı Özge Aybars Mumcu ve avukatı Turgut Kazan yer aldı. Mumcu ailesinin avukatı Turgut Kazan, duruşmada dönemin Emniyet Genel Müdürü olan Mehmet Ağar’ın dinlenmesini talep etti. Kazan, Uğur Mumcu’nun öldürüldüğü dönemde görevde olan Mehmet Ağar’ın, cinayeti önlemek için gereken önlemleri almadığı ve olayı araştırmadığı yönünde ciddi iddialarda bulundu. Oğuz Demir’in bombayı araca yerleştirdiği iddiasına dair ortaya konulan belgeler, Davanın seyrini değiştirebilecek düzeydeydi.
Kazan, mahkemeye sunduğu ifadede, Oğuz Demir’in Türkiye’de bulunduğunu bildiklerini, ancak bununla ilgili herhangi bir yasal işlemin henüz yapılmadığını da belirtti. Zira Oğuz Demir, yıllardır aranan bir suçlu olmasına rağmen, ruhsatsız bir şekilde Türkiye’de dolaştığı öne sürülüyor. Bu durum, davanın ilerleyişi açısından son derece kaygı verici bir noktaya işaret ediyor. Avukat Kazan, mahkemeden, sanığın ve ailesinin Türkiye’de ne kadar süreyle yaşadığına dair fiili bir araştırma yapılmasını talep etti.
Mahkeme, bu talepleri dikkate alarak dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’ın tanık olarak dinlenilmesi ve Oğuz Demir ile ailesinin Türkiye’de yaşayıp yaşamadığına dair fiili araştırma yapılması için Emniyet Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmasına karar verdi. Böylece, Oğuz Demir’in konuya dair daha fazla bilgi sağlaması ve diğer şüphelilerin de araştırılmasına olanak tanınması öngörülüyor. Bu karar, Uğur Mumcu cinayetinin aydınlatılması yolunda önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Tüm bu gelişmeler ışığında, davanın seyrinin nasıl devam edeceği merakla bekleniyor. Güldal Mumcu ve kızı Özge Aybars Mumcu’nun, duruşmalar sırasında zaman zaman duygusal anlar yaşadığı da gözlerden kaçmadı. Geçmişte yaşanan acı olayların yenilendiği duruşmalarda, aile ilk günden itibaren adalet arayışını sürdürüyor. Cinayetle ilgili çevreler, bu tür davaların bir an önce sonuçlandırılması gerektiğini vurguluyor. Gözlerin çevrildiği bu dava, sadece Uğur Mumcu’nun ailesini değil, aynı zamanda toplumun geniş kesimlerini de yakından etkiliyor.
Mahkemenin 12 Mayıs’a ertelenmesi, bu konunun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Uğur Mumcu’nun hayatını kaybetmesiyle birlikte, basın özgürlüğü, fikri hürriyet gibi birçok konuda tartışmalar alevlenmişti. Mumcu, Türkiye’nin en saygın gazetecilerinden biri olarak birçok olaya ve örgütlenmelere karşı dik duruşu ile tanınıyordu. Olayın ardından, birçok gazeteci, yazar ve aktivist, Mumcu’nun hayatının kaybını protesto ederek bağımsız gazeteciliğin önemi üzerine çeşitli etkinlikler ve toplantılar düzenlemişti.
Son olarak, Uğur Mumcu cinayeti davası, hala devam eden önemli bir gündem maddesi olarak kalmaya devam ediyor. Bu dava, Türkiye’deki pek çok hukuki ve toplumsal meseleyi aydınlatmaya yönelik bir fırsat sunuyor. Ancak, bir yandan da adaletin yerini bulmasını bekleyenler için duruşmaların uzaması kaygı verici bir durum olarak öne çıkıyor. Mahkemelerin
