Narin cinayetine ilişkin davanın 2. duruşmasının ikinci oturumu, gerilim dolu anlara sahne oldu. Dava, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan dört sanığın mütaalalara karşı yaptıkları savunmalarla devam etti. Narin’in ağabeyi Enes Güran, mahkemede yaptığı açıklamalarda, kendisine yöneltilen suçlamaları kesin bir dille reddetti. Bununla birlikte, dikkatleri Nevzat Bahtiyar’a çekerek, onu suçlayıcı ifadelere bulundu. Güran, ifadesi sırasında “Bahtiyar ailesi araştırılsaydı” şeklinde bir ifade kullandı ve bu sözlerinin ardından, Bahtiyar’a dönerek “FA diyeyim sen anlarsın. Kızından anlarsın” diyerek, bir anlamda onun naifliğini vurguladı. Bu ifadeler sonrasında, mahkemede gerginlik yaşandı; iki taraf, birbirlerine doğru yürümeye çalıştı ve bu durum ortamı daha da gerdi.
Duruşmanın ilerleyen bölümlerinde, Enes Güran’ın avukatlarının konuştukları sırada da gergin anlar gözlemlendi. Bu sırada, Diyarbakır Barosu’na yönelik eleştiriler yönelten avukatlardan birinin sözleri, durumu iyice gerdi. Seyirci konumundaki üç avukat, bu eleştirilere karşı müdahalede bulunarak itiraz ettiler. Bu gelişme üzerine, mahkeme başkanı duruşmayı durdurma kararı aldı. Sanık avukatına müdahale eden bu üç avukat, polis nezaretinde duruşma salonundan çıkarıldı. Yaşanan bu olaylar, davanın seyrinin ne denli karmaşık ve gergin olduğunu gözler önüne serdi.
Narin cinayeti davası, toplumda büyük bir infial uyandırmış ve birçok kişi tarafından yakından takip edilmektedir. Duruşmalarda yaşanan bu tür olaylar, taraflar arasındaki gerilimin boyutlarını gösterirken, duruşmanın geleceğini de etkileyebilecek boyutlara ulaşmasına neden olmaktadır. Mahkemede gerginliğin tırmanması, hem sanıkların hem de mağdur yakınlarının psikolojik baskı altında kalmalarına yol açmakta; bu durum ise adaletin ne denli sağlıklı işlediği konusunda sorgulamalara neden olmaktadır. Davanın ilerleyen aşamalarında, daha fazla detayın ortaya çıkması ve sandalyeler arasındaki çekişmeyi daha da derinleştirebilecek gelişmelerin yaşanması muhtemeldir.
Sonuç olarak, Narin cinayeti davası, sadece bir adalet arayışından ibaret olmayıp, aynı zamanda sosyal dinamiklerin, aile ilişkilerinin ve toplumsal baskıların da görünür hale geldiği bir alan haline gelmiştir. Duruşmadaki anlık gerginlikler, bu tür davaların yalnızca hukuki bir süreç olmadığını, bireylerin hayatında kalıcı izler bırakan travmalar da yarattığını göstermektedir. Kamuoyunun dikkatle takip ettiği bu süreç içerisinde, tarafların duygusal ve psikolojik yansımaları, adalet arayışının ne denli karmaşık bir hal aldığını bir kez daha gözler önüne seriyor.