Diyarbakır’da 21 Ağustos 2023 tarihinde kaybolan ve 8 Eylül 2023 tarihinde Eğertutmaz Deresi’nde cansız bedenine ulaşan 17 yaşındaki Narin Güran’ın ölümüyle ilgili davanın ilk duruşması bugün gerçekleştirilmektedir. Bu olay, toplumda büyük bir yankı uyandırmış ve Narin’in kaybolduğu günden itibaren birçok kişi tarafından takip edilmiştir.
Mahkeme öncesi, adliye koridorlarında yoğun bir kalabalık gözlemlendi. Aile bireyleri, arkadaşları ve destek vermek amacıyla gelen birçok kişi adliye binasını doldurdu. Olayın üst düzeyde ilgi çekmesi nedeniyle siyasiler de duruşmayı takip etmeye geldiler. HÜDA-PAR Mersin Milletvekili Faruk Dinç, duruşma öncesi yaptığı açıklamada, “Narin artık Türkiye’ye tüm aileye mal olmuş bir kızdır ve hepimizin yüreğini dağlayan bir acısı var. İnşallah bu katiller hak ettikleri cezayla bu acı bir nebzede olsa hafifletir” ifadelerini kullandı.
Narin Güran’ın öldürülmesi, sadece Diyarbakır’da değil, ülke genelinde kadına yönelik şiddet ve kadın cinayeti konularında sorgulamaları da beraberinde getirdi. Bu tür olaylar, toplumda ciddi bir farkındalık yaratmaya ve eğitim çalışmalarının önemini vurgulamaya neden olmaktadır. Narin’in davası, bu anlamda bir simge haline gelmiş durumda ve siyasilerden, sivil toplum kuruluşlarına kadar birçok grup tarafından desteklenmektedir.
Adalet arayışı, sadece Narin’in ailesinin değil, tüm toplumun ortak bir hedefi haline geldi. Mahkemeye duyulan bu ilgi, sadece ilgili davanın değil, aynı zamanda toplumsal adaletin sağlanması gerekliliğinin de bir göstergesi olarak dikkat çekmektedir. Narin’in kaybı, birçok kişinin kalbinde derin bir yara açmış ve bu duruşma, bu yaranın onarılması için bir umut ışığı olarak görülmektedir.
Narin Güran’ın davası, sadece bir bireyin ölümüyle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda bir toplumsal olay olarak da değerlendirilmelidir. Kadınların toplum içindeki yerinin güçlendirilmesi, bu tür olayların bir daha yaşanmaması için alınacak tedbirlerin öneminin arttığına dair bir çağrı niteliği taşımaktadır. Mahkeme salonunda yaşanacakların, sadece Narin’in davasıyla değil, aynı zamanda tüm kadınların yaşam hakkıyla ilgili bir emsal oluşturacağı düşünülmektedir.
Narin’in ailesinin ve sevenlerinin acısı, sadece bireysel bir trajedi olmanın ötesine geçmekte; toplumsal bir sorgulama ve iyileşme sürecine kapı aralamaktadır. Toplum olarak, bu tür olaylarla yüzleşmek ve geçmişten ders çıkararak geleceği inşa etmek önemlidir. Narin Güran’ın ölümü, adalet arayışının ne denli hayati bir mesele olduğunu gösteren çarpıcı bir örnek niteliğindedir ve bu süreçte herkesin üzerine düşen görevi alması gerekmektedir.