Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde, 2023 yılında kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran’ın ismi, İzmir’in Balçova ilçesinde bir parka verilmeye karar verildi. Bu önemli karar, Balçova Belediyesi’nin ocak ayı meclis toplantısında alındı ve Narin Güran’ın adı, ilçedeki Bora Sokağı’nda bulunan bir parkta yaşatılacak. Bu uygulama, kaybolan bir çocuğun trajedisinin unutulmaması adına oldukça önem taşıyor.
Balçova Belediyesi Meclis Toplantısı, Belediye Başkanı Onur Yiğit başkanlığında gerçekleştirildi. Bu toplantıda, Narin Güran’ın adının parka verilmesi üzerine detaylı konuşmalar yapıldı. Toplantıda yer alan AK Parti Grup Sözcüsü Ümit Uslusoy, “Türkiye’nin kanayan yarası olan bir konuya bu şekilde yaklaşım gösterilmesi bizce çok uygundur” diyerek bu tür trajik olayların toplumsal hafızada yer etmesi gerektiğine vurgu yaptı. Uslusoy, bu tür olayların bir daha yaşanmaması adına gereken önlemlerin alınması gerektiğini belirtti.
CHP Grup Sözcüsü Korcan Uçman da, Narin Güran’ın adının Balçova’daki bir parkta yaşatılmasının, bu trajik olayın üzüntüsünü bir nebze olsun hafiflettiğini ifade etti. Uçman, “Bir daha böyle olayların yaşanmamasını diliyoruz” diyerek, toplumun bu tür kayıplar karşısında daha duyarlı olması gerektiğine dikkat çekti.
Meclis toplantısının ardından yapılan oylama sonucunda, Narin Güran’ın isminin Bora Sokağı’ndaki parka verilmesi önerisi oybirliğiyle kabul edildi. Bu karar, sadece bir parkın adını belirlemekle kalmayıp, aynı zamanda toplumda yaşanan bu tür trajik olaylara karşı duyarlılığı artırma çabası olarak da değerlendirildi.
Bu tür anmalara olan ihtiyaç, toplumun kaybettikleriyle nasıl başa çıktığını ve bu kayıpların ardından nasıl bir bilinç geliştirdiğini gösteriyor. Özellikle çocukların güvenliğinin sağlanması için alınabilecek önlemler ve toplumsal duyarlılık, kolektif bir bilinç oluşturma açısından büyük önem teşkil etmektedir.
Sonuç olarak, Narin Güran’ın adı sadece bir parka verilmekle kalmayacak, aynı zamanda benzer trajik olayların yaşanmaması için bir uyanış noktası hizmeti görecektir. Bu vesileyle, tüm toplumun çocukların güvenliği konusunda daha desteleyici ve koruyucu bir tutum sergilemesi gerektiği ortaya çıkmaktadır. Bu tür etkinlikler, hem acılarımızı paylaşmak hem de gelecekte benzer acıların yaşanmaması adına birer adım olarak değerlendirilebilir.