NASA, James Webb Uzay Teleskobu (JWST) ve diğer teleskoplar aracılığıyla yeni oluşan yıldız sistemlerinde muhtemel ön gezegenlere dair kanıtlar bulunduğunu duyurdu. Arizona, Michigan ve Victoria Üniversitelerinden bilim insanları liderliğinde bir ekip, “SAO 206462”, “HL Tauri (HL Tau)”, ve “MWC 758” adı verilen yıldızların yörüngesinde olası ön gezegenlerin (protogezegen) tespiti için çalışma başlattı. Bu kapsamda, JWST, Hubble Uzay Teleskobu ve ALMA tarafından toplanan veriler incelendi.
Ekip, henüz Güneş gibi çekirdeğinde hidrojenin helyuma dönüşüm füzyonunu tetikleyecek kadar yeterli kütleye sahip olmayan bir ön yıldızın yörüngesindeki ön gezegen diskine dair kanıtlar buldu. SAO 206462’deki ön gezegen diskinde gözlemlenen etkileşimler, bilim insanlarının beklentilerinin dışında bir sonuç ortaya koydu. Diskin iki güçlü sarmaldan oluştuğu ve beklenen gaz devi gezegenin gözlemlenemediği belirtildi. JWST’nin Yakın Kızılötesi Kamerası’nı kullanan ekip, olası gezegenden gelen termal enerjiyi tespit etti.
Bulgular, muhtemel gezegenin merkezindeki yıldıza olan uzaklığını ve olası kütlesini gözler önüne serdi. Eğer gezegen bir gaz devi ise, merkezdeki yıldızdan uzak olması ve kütlesinin en fazla Jüpiter’in 2,2 katı kadar olduğu belirtildi. Bu durumda, gezegen oldukça soğuk olabilir ve Dünya-Güneş mesafesinin 300 katı kadar uzaklıkta bulunabilir.
JWST, Hubble ve diğer teleskoplar ile elde edilen verilerin incelenmesiyle, önceden keşfedilmemiş gezegen oluşum süreçlerinin ayrıntılarına ulaşıldığı belirtildi. Araştırma sonuçları, özellikle protoplanetlerin yıldızlar arası disklerde nasıl geliştiği konusunda yeni bilgiler sunuyor. Bu bulgular, evrenin nasıl şekillendiği ve Güneş sistemimizin nasıl oluştuğunu daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir.
NASA’nın yaptığı bu keşif, astronomi alanında büyük bir adım olarak kabul ediliyor. Yıldız sistemlerindeki muhtemel gezegen oluşumlarına dair elde edilen kanıtlar, bilim dünyasında heyecan yaratmaya devam ediyor. Araştırmanın detayları, bilim insanlarının bu alandaki çalışmalarını daha da ileriye taşıyacak nitelikte. Bu bulgular, evrenin gizemlerini çözme yolunda önemli bir kilometre taşı olarak değerlendiriliyor.