DEM Parti, Abdullah Öcalan ile İmralı Adası’nda yapılan görüşme sonrası ilk açıklamalarını yaptı. Açıklamada, “Öcalan’ın yaptığı değerlendirmeler hayati önemdeydi” vurgusu dikkat çekti. Bu açıklamalar, Türkiye’de ve bölgede devam eden sosyo-politik gelişmeler açısından büyük bir önem taşımaktadır.
Öcalan, sırasıyla şu ifadeleri kullandı: “Türk-Kürt kardeşliğini yeniden güçlendirmek, tarihi bir sorumluluk olduğu kadar, tüm halklar için de kader belirleyici bir öneme ve aciliyet kazanmıştır.” Bu bağlamda, Türkiye’nin mevcut siyasi ikliminde herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini belirtti.
Öcalan, sürecin başarısı için “Türkiye’deki tüm siyasi çevrelerin dar ve dönemsel hesaplara takılmadan inisiyatif alması, yapıcı davranması ve pozitif katkı sunması elzemdir” dedi. Bu söylemle birlikte, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gibi anayasal zeminlerin de önemine dikkat çekti. Meclisin, siyasi diyalog ve işbirliğinin sağlanmasında kritik bir rol oynadığına inandığını ifade etti.
Ayrıca, Gazze ve Suriye’de yaşanan olayların, dışarıdan müdahalelerle çözüme kavuşturulmaya çalışılan sorunların ne denli karmaşık ve kangrenleşmiş hale geldiğini ortaya koyduğunu belirtti. Bu durumun ciddiyetiyle doğru orantılı bir çalışmayı başarıya ulaştırmak için muhalefetin de önerilerinin ve katkılarının önemli olduğunu vurguladı. Öcalan, ülkenin geleceği açısından bu sürecin aciliyetine dikkat çekti.
Ek olarak, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın desteklediği yeni paradigma konusunda kendisinin de pozitif bir katkı sunma kapasitesine sahip olduğunu belirtti. Bu, Öcalan’ın siyasi vizyonunun, iktidarın belirlediği çerçeve içerisinde inşa edileceği anlamına gelmektedir. Öcalan bu yaklaşımını, devletle ve diğer siyasi çevrelerle paylaşmayı planladığını ifade etti.
Öcalan, “Bütün bu çabalarımız, ülkeyi hak ettiği düzeye taşıyacak ve aynı zamanda demokratik bir dönüşüm için de çok kıymetli bir kılavuz olacaktır” dedi. Burada hem sosyal hem de siyasi dönüşümün önemi vurgulanırken, demokratik değerlerin güçlenmesinin gerekliliğine de işaret etti.
Sözlerinin sonunda, “Devir Türkiye ve bölge için barış, demokrasi ve kardeşlik devridir” diyerek, bir dönemin başlamasına dair umutlarını aktardı. Bu sözler, Türkiye’nin siyasi atmosferinde olası bir yeniden yapılanma ve çözüm sürecinin yeşermesi açısından kritik bir mesaj niteliği taşımaktadır.
Öcalan’ın bu açıklamaları, sadece Türk-Kürt ilişkileri açısından değil, aynı zamanda bölgesel dinamikler açısından da önemli bir zemin oluşturuyor. Siyasetçilerin ve toplumun, barış ve demokrasi yolunda yapıcı adımlar atmalarının elzem olduğunu gösteren bu mesajlar, ilerleyen dönemde toplumsal uzlaşı ve siyasi diyalogun sağlanması yönünde önemli fırsatlar sunabilir.