“`html
DEM Parti kaynakları, 28 Aralık’ta gerçekleşen Abdullah Öcalan görüşmesine dair dikkat çekici detaylar paylaştı. BBC Türkçe’de Ayşe Sayın’ın aktardığı habere göre, Öcalan, İmralı heyetinin dışarıdan aktarım yapmasına izin vermedi. “Benim planlarım var. Gelecek sefer sizi dinlerim” şeklinde bir mesaj iletti. Bu ifadeler, Öcalan’ın mevcut durumu değerlendirdiğinin ve gelecekteki adımlarına dair düşüncelerini gizlediğinin bir göstergesi olarak yorumlanabilir.
İmralı heyetine, siyasi partileri ziyaret etmeleri ve görüşlerini almaları yönünde talimat veren Öcalan, barışı sağlama konusunda kendisinin güçlü bir inisiyatife sahip olduğunu vurguladı. Bu durum, Öcalan’ın sürecin yönlendirilmesinde aktif bir rol oynama niyetini ortaya koyuyor. Ayrıca, Öcalan’ın, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli’nin çağrısını “Türkiye ve iktidar açısından tarihi fırsat, şans” olarak değerlendirdiği belirtiliyor. Parti kaynakları, Bahçeli ve Öcalan’ın söylemlerinin benzerlik taşıdığını, bu sorunun çözülmesinin gerekliliğini ifade ettiklerini aktarıyorlar.
Hukuki Düzenleme Önerisi
Bahçeli, 22 Ekim 2024 tarihinde PKK’ya silah bırakma çağrısında bulunmuş ve Öcalan’ı “umut hakkından” yararlanarak mecliste konuşmaya davet etmişti. Öcalan, İmralı görüşmesinde sürecin taraflarına hukuki güvenlik sağlar nitelikte bir düzenleme önerdi. DEM Parti’ye yakın kaynaklar, Öcalan’ın bu konuyu pazarlık meselesi olarak görmediğini, toplumsal kabulün sağlanmasının gerekliliğini vurguladığını ifade etti. İmralı heyetinin, bu öneriyi iktidar partisi temsilcilerine de ilettiği belirtiliyor.
Tutuklu Siyasetçilerin Rolü
Abdullah Öcalan, sürecin toplumda daha iyi anlaşılması için tutuklu siyasetçilerin de aktif bir şekilde sürece katkıda bulunması gerektiğini ifade etti. Bu bağlamda, eski HDP Eş Başkanları olan Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile eski milletvekili Leyla Güven’in adlarını anarak, bu tutuklu siyasetçilerin ziyaret edilip mesajlarının iletilmesini istedi. Öcalan, yalnızca avukatları ve ailesinin değil, aynı zamanda sürecin ilerleyen döneminde örgütle iletişim zemininin de sağlanması gerektiğini belirtti. Bu durum, sürecin sadece liderlik düzeyinde değil, aynı zamanda taban düzeyinde de sahiplenilmesi gerektiğine dair bir çıkıştır.
CHP’ye Yönelik Çağrı
Öcalan, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) de sürece katkı sunması gerektiğini belirtirken, CHP’nin Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi olduğuna dikkat çekti. “Cumhuriyetin demokratikleşmesinde CHP de rol almalı” ifadesiyle, CHP’nin bu süreçteki potansiyel rolünün altını çizen Öcalan, parti politikalarının ve yaklaşımlarının barış süreci üzerindeki etkisine vurgu yaptı.
Öcalan’ın görüşmelerinin detayları, Türkiye’nin mevcut siyasi iklimi açısından önemli bir dönüm noktasını temsil ediyor. Ülkedeki barış görüşmeleri ve güvenlik politikaları ile ilgili yaşanan tartışmalar, ancak liderlerin ve partilerin işbirliği ile sonuçlandırılabilir. Öcalan’ın çağrıları ve önerileri, yalnızca parti içindeki dengeleri etkilemekle kalmayıp, aynı zamanda toplumda geniş bir yankı uyandıracak gelişmelere de zemin hazırlayabilir. Bu bağlamda, hem siyasi partilerin tutumları hem de halkın bu sürece olan bakış açısı, barışın inşası ve kalıcılığı açısından kritik bir öneme
