ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü, “Bilim 2” gemisi ile gerçekleştirdiği 2024 Marmara Denizi seferinin ilk bölümünü tamamlayarak dikkat çekici bulgular elde etti. Deniz bilimleri alanında çalışan 8 bilim insanı tarafından gerçekleştirilen seferde Marmara Denizi’nin oşinografik durumu detaylı bir şekilde incelendi. Özellikle oksijen seviyeleri, sıcaklık artışı, kirlilik durumu ve akıntıların yönü üzerine yoğunlaşılan seferde elde edilen veriler, deniz ekosisteminde meydana gelen ciddi değişimlere işaret etti.
Doğu Marmara’ya odaklanılan seferde elde edilen verilere göre, denizin oksijen seviyelerinin özellikle ilk 30 metreden sonra dramatik bir şekilde azaldığı tespit edildi. Akdeniz suyunun azalmış oksijen miktarına etkisinin azaldığına dair veriler elde edilirken, deniz suyu sıcaklıklarındaki artışın oksijen çözünürlüğünü azalttığı ve kirlilik oranını artırdığı belirlendi. Uzmanlar, bu durumun deniz ekosistemi içinde kısır bir döngü oluşturduğunu ve ciddi biyolojik üretim artışına yol açtığını ifade etti.
Özellikle azot ve fosfor kirliliğinin Marmara Denizi’nde endişe verici boyutlara ulaştığı bilgisi paylaşıldı. Uzmanlar, deniz suyu içinde artan bu kirlilik oranının biyolojik üretimi olumsuz etkilediğini ve deniz ekosistemini dengesiz hale getirdiğini belirtti. Nitrat seviyelerinin düşüşü, oksijen azaldıkça nitratın da azalmaya başladığı bir trendin oluştuğunu gösterdi. Bu durum, uzmanlar tarafından deniz ekosisteminin çöküşüne işaret eden ciddi bir tehdit olarak değerlendirildi.
Bununla birlikte, gelecekte Marmara Denizi’nde yeni bir tehdidin ortaya çıkabileceği uyarısında bulunuldu. Hidrojen sülfür gazının oluşması durumunda deniz ekosisteminde büyük bir çöküş başlayabileceği belirtildi. Hidrojen sülfürün çevreye ve insan sağlığına ciddi zararlar verebileceği vurgulandı. Uzmanlar, bu duruma karşı acil önlemler alınması gerektiğini ve azot ve fosfor kirliliğinin kontrol altına alınmasının önemine işaret etti.
Marmara Denizi’nin karşı karşıya olduğu ciddi çevresel sorunlara dikkat çeken uzmanlar, bu sorunların hızla çözüme kavuşturulması gerektiğini vurguladı. Deniz ekosisteminin dengesini korumak ve gelecek nesillere sağlıklı bir deniz bırakabilmek adına acil eylemlerin hayata geçirilmesi gerektiği belirtildi. Üzerinde durulan konular arasında tarımsal faaliyetlerin denize verdiği zararlar ve arıtılmamış atık suların denize karışması gibi etkenlerin kontrol altına alınması ön planda bulunmaktadır.