AK Parti ve CHP Arasındaki Tartışmalar
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, sosyal medya hesabı aracılığıyla Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yönetimi hakkında sert eleştirilerde bulundu. Çelik, CHP’nin lider kadrosunun dilinin, köklü bir partinin üslubundan uzak olduğunu belirterek, marjinal bir siyasetin ilkel diline başvurduklarını ifade etti. Ona göre, demokratik protesto hakkının varlığı inkar edilemez, ancak CHP’nin kullandığı dil bu kavramla örtüşmüyor.
Çelik, CHP yönetiminin kendisine yöneltilen iddialara net ve açık bir dille yanıt veremediğini savundu. Bu iddiaların, daha önce bazı CHP’li isimler tarafından dile getirildiğini belirten Çelik, partinin genel başkanının ve yönetiminin suskun kaldığını öne sürdü. Bunun yanı sıra, CHP’nin siyasi yetersizlik ve sorumsuzluklarını, gençleri sokağa çağırarak örtbas etmeye çalıştığını iddia etti ve onların demokratik protesto hakkını istismar ettiğini vurguladı.
Ömer Çelik, CHP’nin demokratik siyaset ve tutum konusundaki yetersizliğini eleştirerek, parti yönetiminin en başta yapması gerekenin, kamuoyuna karşı şeffaf olmak ve kendilerine yöneltilen iddialara cevap vermek olduğunu ifade etti. Bu durum, Türk siyasi hayatı için en temel sorun olarak nitelendirildi ve CHP’nin siyasetsizliği üzerinde duruldu.
Sırakaya’nın Gizli Tanık Açıklamaları
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Zafer Sırakaya, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, CHP’nin gündeminde olan bir diğer konuya değindi. Şu anki soruşturmanın gizli tanıklara dayandığına dair yorumların yersiz ve haksız olduğunu vurguladı. Sırakaya, siyasi partilerin ve kamuya mal olmuş figürlerin akılcı bir tutum sergilemek zorunda olduğunu belirtti. Ayrıca, halkı ve partileri birbirine düşürme çabası içinde olanların siyasi tarihin karanlık sayfalarına yazılacaklarını ifade etti.
Sırakaya, daha mahkemeye çıkmamış olan ve çıkacak yargılama süreci üzerine yorum yapmak yanıltıcı olan Ekrem İmamoğlu için sokak eylemlerine başvurulmasının, demokrasinin özünden uzakta bir anlayış olduğunun altını çizdi. İmamoğlu’nun aleyhine bulunan “çıkar amaçlı suç örgütü kurma” iddialarının ciddi delillere dayandığını ancak bu noktada bile partinin net bir tavır sergilemediğini dile getirdi.
Sırakaya’nın açıklamasında, tanıkların çoğunun İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) içinden olduğunu belirttiği bir konu da yer alıyordu. Muhalif basın organlarının bu durumu gizlemeye çalıştığını ileri sürdü. Sırakaya, gizli tanıkların yanı sıra, soruşturma dosyasında ciddi maddi delillerin de bulunduğunu kaydetti. Türkiye’nin, bu soruşturma ile birlikte yolsuzluk manzarası ile karşı karşıya kaldığı ve bunun yalnızca bir başlangıç olabileceği ifade edildi.
Kişisel Veri Skandalı ve Suçlamalar
Zafer Sırakaya, İBB Başkanlığı ve üst düzey yöneticilerin, 16 milyon İstanbullu vatandaşın kişisel verilerini hukuka aykırı bir şekilde ele geçirmiş olabileceklerine dair iddiaların oldukça vahim olduğunu vurguladı. Kişisel verilerin satılması eyleminin başlı başına bir skandal oluşturduğunu ifade etti. Ayrıca, soruşturma dosyasındaki 9 hedef kişinin, daha önce belirttiği gibi “profesyonel ve sofistike yöntemlerle” kaçırıldığının tespit edilmesinin de düşündürücü olduğu belirtildi.
Sonuç olarak, Sırakaya, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu tür suçlarla mücadelede gereken rüştü ispatladığını vurguladı. Kolluk ve adalet sisteminin, terör ve çıkar amaçlı suç örgütlerinin
