AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in Harvard Üniversitesi Açıklamaları
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, sosyal medya platformu Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, Harvard Üniversitesi yönetiminin Orta Doğu Çalışmaları Merkezi’nde (CMES) yürütülen akademik faaliyetlere “anti-semitizm” damgası vurmasını sert bir dille eleştirdi. Bu durumu “bilimsel düşünceye açık bir saldırı” olarak nitelendiren Çelik, üniversitelerin ve akademik düşüncenin, siyonist saldırganlığın hedefinde olduğunu vurguladı.
Çelik, yaptığı açıklamada, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve onun destekçilerinin gerçekleştirdiği saldırılar ve soykırım suçlarının eleştirilmesinin “anti-semitizm” olarak suçlandığını ifade etti. Sözcü, bu durumun siyonizmin dünya genelinde ifade özgürlüğünü “köleleştirme” çabası olduğunu belirtti. Çelik’in ifadeleri, akademik bütünlüğün ve düşünce özgürlüğünün ciddi bir tehdit altında olduğunu ortaya koyuyor.
Harvard Üniversitesi’ndeki Orta Doğu Çalışmaları Merkezi, akademik açıdan önemli bir yer olarak biliniyor. Ancak, kullanılan dil, merkezi yöneten Prof. Cemal Kafadar ile yardımcısı Rosie Bsheer’in görevlerinden anti-semitizm suçlamasıyla alınmalarına sebep oldu. Çelik, bu durumu “akademik düşünceyi siyonistleştirmek isteyenlerin yeni bir saldırganlığı” olarak tanımladı. Bu durum, akademik dünyada ciddi bir tartışma yarattı ve fikir özgürlüğü üzerinde baskıların arttığını gösteriyor.
Çelik’in ağır eleştirileri, siyonizmi insanlık düşmanı bir nefret politikası olarak tanımlaması ve gerçek anti-semitizmle ilişkilendirmesi dikkat çekti. Bu çerçevede, akademik kurumların siyonizme teslim olmalarının, medeniyetin tüm kazanımlarını tehdit edeceği uyarısında bulundu. Bunun, Türkiye’nin ve dünya genelindeki diğer ülkelerin akademik özgürlüğü hakkında ciddi endişelere yol açtığını belirtmek gerekir.
Bu gelişmeler, yalnızca Harvard Üniversitesi ile sınırlı kalmayıp, uluslararası alanda da çeşitli tepkilere neden oluyor. Çelik’in bu sert açıklamaları, Türkiye’nin dış politika anlayışını ve yurtdışındaki Türk akademisyenlerin desteklenmesi konusundaki kararlılığını da vurguluyor. Özellikle akademik alanda yaşanan bu tarz müdahale girişimlerinin, Türkiye’nin temel değerlerine ters düştüğü ifade ediliyor.
Ayrıca, akademik özgürlüğün korunması ve özgür düşüncenin teşvik edilmesi gerektiği konusunda yapılan çağrılar giderek artıyor. Bu tür olaylar, bilimsel araştırmaların ve düşünce alışverişinin önünde büyük engeller oluşturduğundan, akademik dünyada tepki toplayabilecek türden gelişmeler olarak değerlendiriliyor. Çelik’in açıklamaları, bu bağlamda önemli bir tartışma başlatmış görünüyor.
Özetle, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in Harvard Üniversitesi’ndeki anti-semitizm suçlamalarına ilişkin yaptığı açıklamalar, akademik özgürlük ve düşünce bağımsızlığı hakkında geniş bir tartışma alanı yaratmış ve akademik kurumların nasıl etkilenebileceğine dair önemli ipuçları sunmuştur. Bu konu, yalnızca Türkiye’nin değil, dünya genelindeki akademik çevrelerin de gündeminde yer alıyor. Bilim ve özgür düşüncenin korunmasının ne denli önemli olduğu bir kez daha hatırlatılmış oluyor.