Son günlerde Maltepe’deki bir işletmeye ve orada oturan bireylere yönelik bir grup tarafından gerçekleştirilen sözlü ve fiziksel saldırılar, siyasi arenada geniş yankı uyandırdı. Olayın ardından Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’in boykot çağrıları üzerine yapılan yorumlar, özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik tarafından sert bir dille eleştirildi. Çelik, CHP liderinin bir haftalık performansını ‘kötü’ ve ‘zararlı’ olarak nitelendirdi ve bu durumun tam bir sorumsuzluk ve kontrolsüzlük olduğunu ifade etti.
Ömer Çelik, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Özgür Özel’in milli firmaları hedef gösteren tavrını “siyasi yobazlık” olarak nitelendirdi. Bu tür açıklamaların, çeşitli mekanlara yönelik fiziksel saldırıların artmasına zemin hazırladığını belirtti. Çelik, “Özgür Özel’in siyasi fanatizmi, kitap ve kahve mekanlarında oturan aileler, kadınlar, gençler ve çocukları provokatörlerin hedefi haline getirdi” ifadeleriyle, CHP Genel Başkanı’nın sorumsuzluğunun bu saldırılara yol açtığını vurguladı.
Çelik ayrıca, şiddete başvuranların hukuk önünde cezasız kalmayacağını belirtirken, kitap ve kahve mekanlarını hedef alan açıklamaların başka bir şey olmadığını vurguladı. Özgür Özel’in bu açıkların düzeltmemesi durumunda, söz konusu mekanlara yapılan saldırıların kışkırtıcısı olarak tarihsel bir yer edineceği uyarısında bulundu. Çelik, Özel’in kendi siyasi çizgisini “Meclis” ve “Anayasa” yanlısı olarak göstermesinin açık bir siyasi çarpıtma olduğunu ve bu durumun Çelik’in de belirttiği üzere, CHP’nin siyasi tarih bilmediği sonucuna vardığını ifade etti.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, kendi partisinin siyasi çizgisini demokrat olarak nitelendirmesi, Ömer Çelik tarafından yalan siyasetinin bile sınırlarını zorlayan bir açıklama olarak değerlendirildi. Çelik, Türkiye’de çok partili hayata geçtiklerinden beri CHP’yi en iyi tanımlayan ifadenin “Yassıada zihniyeti” olduğunu kaydederek, bu zihniyetin sürekliliğinin sorgulanması gerektiğine dikkat çekti.
Ömer Çelik, açıklamalarında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir” ilkesi çerçevesinde demokrasi mücadelesi verdiğini belirtti. Buna karşılık, demokrasi karşıtı tüm girişimlerin ‘siyasi karargahı’ olarak CHP’nin merkezi olduğunu ifade etti. Çelik, Özgür Özel’in “iç vesayetçiliğin markası” olan CHP Genel Merkezi’ni daha da ileri taşıyarak dış vesayet arayışlarının odağı haline getirdiğini savundu. Ayrıca, ilk CHP Genel Başkanı olarak Özgür Özel’in yabancı devletlerden neden destek bulamadığına yönelik şikayetlerde bulunmasının, Yassıada zihniyetine eklenen bir “dış vesayet davetiyesi” olduğunu belirtti.
Sonuç olarak, Maltepe’deki olayların ve bunların ardından gelen siyasi tartışmalar, Türkiye’nin mevcut siyasi iklimindeki gerilimleri ve CHP ile AK Parti arasındaki derin fikir ayrılıklarını gözler önüne serdi. Özgür Özel’in boykot çağrılarının etkisi ve bunun sonucunda yaşanan fiziksel saldırılar, Türkiye’deki toplumsal kutuplaşmanın somut bir örneği olarak kayda geçti. Bu durum, yalnızca siyasetçiler arasında değil, halk arasında da büyük bir tartışma konusunu oluşturdu.
Ciddi boyutlara ulaşan bu olaylar, toplumun farklı kesimlerini etkilemekle kalmadı, aynı zamanda siyasi bağlamda da yeni bir söylem geliştirilmesine sebep oldu. Siyasi partilerin, var olan sosyal huzursuzluklar ve kutuplaşmalar karşısındaki duruşları, hem kamuoyunu hem de oy potansiyellerini etkileyen önemli bir faktör haline geldi. Dolayısıyla, Ömer Çelik’in yaptığı bu açıklamalar, siyasi tartışmalar
