İstanbul’un Beylikdüzü ilçesinde bulunan bir özel eğitim kurumunda, otizmli bir çocuğa yönelik şiddet iddiaları büyük bir krize neden oldu. Olay, 22 Kasım Cuma günü, Gürpınar Mahallesi’nde meydana geldi. Aileleri, eğitim gören çocuklarını ziyaret ettiklerinde, 9 yaşındaki U.M.K.’nin bedensel olarak ciddi izler taşıdığını fark etti.
Ailenin yaptığı gözlemler doğrultusunda çocukta omuzunda ısırık, kolunda yanık izleri, ayrıca vücudunun çeşitli yerlerinde morluklar olduğu belirlendi. Bu durum, aile için alarm zillerinin çalmasına neden oldu ve hemen eğitim kurumuna şikayette bulundular. Aile, şiddetin sadece kendi çocuklarına özgü olmadığını, aynı kurumda başka bir çocuğun da benzer bir şiddet deneyimi yaşadığını öğrendi. Bu durum, cep telefonu ile kaydedilen görüntülerle desteklendi.
Aile, kuruma yaptıkları ziyarette, Müdüre Aybüke L. ile de bir görüşme gerçekleştirdi. Müdire Aybüke L.’nin, “Buraya yeni geldim. Bu durumu kendi aramızda halledebiliriz” şeklindeki ifadeleri, aile tarafından ciddi bir kaygı ile karşılandı ve bu sözler, kurumun içindeki durumu örtbas etme çabası olarak algılandı. Aile, bir diğer görüşme esnasında İlayda T. isimli hemşireye, çocuklarına uygulanan şiddetin sebebini sordu. Hemşireye ait olduğu öne sürülen cevap ise, “Beğenmiyorsanız kendiniz baksaydınız,” şeklinde oldu. Bu durum, aile tarafından büyük bir şokla karşılandı ve kurum hakkında şikayet süreci başlatıldı.
Yaşanan olay, sadece aileyi değil, aynı zamanda toplumda da geniş bir yankı buldu. Birçok birey, eğitim alanındaki şiddet olaylarının toplumda yaygın bir problem haline geldiğini belirtti. Çocukların güvenli bir ortamda eğitim görmesi gerektiğine dair çağrılar yükseldi. Veliler, çocuklarına yönelik eğitim sürecinin, şefkat, saygı ve eğitim prensipleri çerçevesinde yürütülmesi gerektiğini vurguladı. Olayın medyaya yansımasıyla birlikte, İstanbul’un Beylikdüzü ilçesindeki benzer kurumların denetim süreçlerinin gözden geçirilmesi gerektiğine dair telsizler ortaya çıktı.
Bu tür olayların önlenebilmesi için aileler, çocuklarını bırakacakları kurumları daha titiz bir şekilde seçmeleri gerektiğinin bilincine varmalıdır. Eğitim kurumları, çocukların sadece akademik olarak değil, aynı zamanda psikolojik ve fiziksel olarak da sağlıklı bir ortamda gelişmelerini sağlamalıdır. Toplumda bu tür olayların daha fazla yaşanmaması için, hem bireysel hem de kurumsal sorumlulukların artırılması ve eğitim süreçlerinin etkin bir şekilde denetlenmesi gerektiği açıkça ortadadır.
Sonuç olarak, Beylikdüzü’nde yaşanan bu üzücü olay, pek çok aile için kaygılar doğurmuş ve eğitim alanında daha fazla dikkat ve duyarlılık gösterilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Çocukların korunması, toplumun en önemli önceliklerinden biri olmalıdır ve bunun için tüm paydaşların bir araya gelerek işbirliği yapması elzemdir.
