CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir programda, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde (İBB) 700 terörist bulunduğu yönündeki ifadelerini hatırlattı. Özel, Soylu’nun bu sözlerini yönlendiren soruya, “Hepsi beraat aldı. Ben bunu söylerken siyaset yaptım” şeklinde yanıt verdiğini aktardı. Bu durum üzerine Özgür Özel, “Olmaz olsun senin gibi siyasetçi de, böyle siyasetin de Allah belasını versin.” ifadelerini kullandı.
SOYLU’DAN ÖZGÜR ÖZEL’E CEVAP
AK Parti İstanbul Milletvekili Süleyman Soylu, Özgür Özel’in sözlerine sosyal medya üzerinden sert bir yanıt verdi. Soylu, “Timsah gözyaşları döken Özgür! Taht kavganda yokum, baht kavganda yokum, rant kavganda yokum, hançer kavganda yokum, ayak kırılma kavganda yokum!” ifadelerini kullandı. Soylu, Özel’in söylemlerinin gerçek dışı olduğunu ve bu konudaki iddialarının tamamının asılsız olduğunu belirtti.
Süleyman Soylu, Özgür Özel’e yönelik eleştirilerinde, “Söylediklerinin bir tanesi bile doğru olsun, milletin içine çıkmam!” diyerek, Özel’in iddialarının ciddiyetsiz ve kurgu olduğunu vurguladı. Ayrıca, 505 terör iltisaklı kişinin İBB’ye alındığı ve DİAYDER dosyasına dair iddialarına da değindi. Soylu, “Bana atfettiğin sözlere dair; 37 dosya” dediğin şeye dair… Hepsi külliyen yalandır!” şeklinde konuştu.
İçişleri Bakanı, devletin işini sağlam bir şekilde yaptığını ve hiçbir konunun yarına bırakılmadığını belirterek, atılan adımların sonuçlarının sıkı bir şekilde takip edildiğini savundu. Bu tartışma, Türkiye’deki siyasi iklimin ne denli gerilim dolu olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
CHP ve AK Parti arasındaki bu karşılıklı diyalog, hem siyasetin sertliğini hem de toplum içinde karşılıklı suçlamaların ne denli yaygın olduğunu göstermekte. Özellikle terör ile mücadele konusundaki iddialar ve bu iddiaların siyasete alet edilmesi, Türkiye’deki siyasi gündemin önemli bir parçasını oluşturuyor. Bu bağlamda, öne çıkan meselelerden biri de, her iki partinin, kendi naratiflerini oluştururken kullandıkları dil ve bakış açılarıdır.
Siyasetteki bu tür çatışmalar, muhalefet ve iktidar arasında çıkan gerilimleri daha da derinleştirirken, toplumda da kutuplaşma yaratabilmekte. Bu durum, halkın Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in temel değerleri olan laiklik, demokrasi ve adalet gibi kavramlara olan inancını da sorgulamasına neden olmaktadır.
Sonuç olarak, öne çıkan söylemler ve iddialar, Türk siyasetinin karmaşık yapısını, tarafların birbirlerine olan yaklaşımını ve toplum üzerindeki etkilerini gözler önüne sermekte. Siyasetçilerin kullandıkları diller, meselelerin nasıl algılandığı üzerinde ciddi etkiler yaratmakta ve bu durum, daha geniş bir kitle tarafından takip edilerek, siyasi gündemin sürekli enerjik kalmasını sağlamaktadır.
