Paslanmaz çelikte gümrük vergisinin arttırılmasıyla birlikte, Çin, Endonezya ve Tayvan menşeli paslanmaz çelik ürünlerine yönelik anti-damping soruşturması gündeme geldi. Bu durum, paslanmaz çeliği yoğun şekilde kullanan birçok sektörde ek maliyet ve ihracat kaybı endişesi yarattı. Antidamping vergisinin uygulanması durumunda beyaz eşya, küçük ev aletleri, ev ve mutfak gereçleri gibi sektörlerde maliyet artışı yaşanacağı ve ihracatın da olumsuz etkileneceği belirtildi.
Paslanmaz çelik ithalatında gümrük vergisi oranı artırılmış, buna rağmen Türkiye’ye ithal edilen paslanmaz çeliğin haksız rekabet yarattığı gerekçesiyle antidamping soruşturması başlatılmıştı. Endonezya, Tayvan ve Çin menşeli paslanmaz çelik ürünlerine yönelik bu soruşturma, sektör temsilcileri arasında endişe yarattı. Türkiye’nin yıllık 3-3,5 milyar dolarlık ihracat kaybı yaşayabileceği öngörüsü yapıldı.
Çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren paslanmaz çelik kullanıcıları, gümrük vergisinin sıfırlanması ve antidamping soruşturmasının sonlandırılması çağrısında bulundu. Ülkenin yıllık 650 bin ton paslanmaz çelik ihtiyacına karşılık üretim kapasitesinin 200 bin ton seviyesinde olduğu belirtilerek, ithalatın zorunlu olduğu vurgulandı. Bu durumda, ürünün dünya fiyatlarının üzerinde maliyetle satılması, sektörde faaliyet gösteren birçok firmanın kapanmasına neden olabileceği ifade edildi.
Sektör temsilcileri, ek vergi uygulanmasının iç piyasada enflasyonu artıracağını, dışarıda ise rekabet gücünü azaltacağını öne sürdü. Türkiye’de paslanmaz çelik kullanan yaklaşık 45 bin firma bulunduğu ve 1 milyonu aşkın kişiye istihdam sağlandığı belirtildi. Bu nedenle, sektörde yaşanacak olumsuzlukların istihdamı da etkileyeceği endişesi dile getirildi.
Paslanmaz çelik kullanıcıları, ürünün dünya fiyatları seviyesinde daha ucuza mal edilebilmesi için gümrük vergisinin sıfırlanmasını istedi. Aksi takdirde, sektörde faaliyet gösteren birçok firma işlerini sonlandırmak zorunda kalabileceği uyarısında bulunuldu. Ayrıca, yeni paslanmaz çelik üretim tesisleri için gerekli yatırım tutarının 1.5 milyar dolar olduğu ve Türkiye’nin mevcut talebiyle bu yatırımın yapılmadığı vurgulandı. Bu durumun sektörde ithalata bağımlılığı artırdığı belirtildi.