Ayhan Bora Kaplan’ın suç örgütü davası çerçevesinde, firari olan Serdar Sertçelik’in yasadışı yöntemlerle yurtdışına kaçırılması olayına dair önemli gelişmeler yaşanıyor. Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde görevli olan Murat Çelik, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Kerem Öner ve yardımcısı Şevket Demircan hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bir soruşturma başlatıldı. Bu soruşturma kapsamında, söz konusu emniyet görevlileri idari soruşturma nedeniyle görevden uzaklaştırıldılar. Fakat, bir süre cezaevinde kalan bu isimler, devam eden idari soruşturma süreçleri neticesinde görevlerine iade edildi.
İFADEYE ÇAĞIRILDILAR
Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde tutuklanan polis memuru Serkan Dinçer’in, firari FETÖ’cü Cevheri Güven ile iletişim kurarak “ortak mail hesabı” üzerinden dosya aktarımı yaptığı ortaya çıktı. Elde edilen bilgilere göre, Güven bu yöntemle Dinçer’in yüklediği soruşturma dosyasına erişim sağladı. Olayın patlak vermesi üzerine, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Dinçer hakkında bir soruşturma başlatarak Murat Çelik, Şevket Demircan ve Kerem Öner’i ifadeye çağırdı.
SERBEST BIRAKILDILAR
Murat Çelik, Şevket Demircan ve Kerem Öner, soruşturmayı yürüten Terör Suçları Soruşturma Bürosu’nda görevli Cumhuriyet Savcısına ifade verdiler. Yapılan sorgu sürecinin ardından, Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada hakkında adli kontrol kararı bulunan bu emniyet görevlileri için yeniden herhangi bir adli kontrol hükmü uygulanmadan serbest bırakıldılar. Bu durum, kamuoyunda emniyet teşkilatı içindeki soruşturmalara ve polis memurlarının yargı süreçlerine dair önemli tartışmalara yol açtı.
Sonuç olarak, Ayhan Bora Kaplan davası ve onun etrafında dönen meseleler, Ankara Emniyet Müdürlüğü içindeki bazı görevlilerin de üzerinde durduğu bir dizi soruşturmayı beraberinde getirmiştir. Bu olaylar, yalnızca bir suç örgütü davası değil, aynı zamanda devletin içindeki ulusal güvenlik sorunu teşkil eden örgütlerle mücadelesinde önemli bir dönemeç oluşturmaktadır. Devam eden süreçte, hem yargı hem de emniyet teşkilatının alacağı kararlar, Türkiye’deki güvenlik paradigmalarını derinden etkileme potansiyeline sahiptir. Soruşturmanın ilerleyen aşamalarında elde edilecek yeni bulgular, mevcut durumun seyrini değiştirebilir. Bu bağlamda, adaletin tecelli etmesi ve devletin tüm birimlerinin bu sorunlarla etkin bir şekilde başa çıkabilmesi, toplumsal huzur açısından oldukça önemlidir.