OMÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi olan Prof. Dr. Yusuf Demir, Türkiye genelinde yağışların düzensiz bir şekilde devam ettiğini ve ani yağışların sel felaketlerine neden olabileceğini vurguladı. Demir, sürekli uyarılarda bulunduklarını belirterek, düşen yağış miktarlarının kısa süreli ve şiddetli olduğunu, bu nedenle önümüzdeki aylarda dikkatli olunması gerektiğini söyledi. 2024 yılının sonbaharından 2025 yılının ilkbaharına kadar risklerin artarak devam edeceğini belirten Demir, iklim değişikliğinin etkileriyle ilgili endişelerini dile getirdi.
Son yıllarda ülkede yaşanan yağış dağılımındaki değişimlerin insan, hayvan ve tarımsal yaşamları etkilediğini ifade eden Prof. Dr. Demir, küresel iklim değişikliğinin etkilerinin arttığını ve bu durumun Türkiye’de de hissedildiğini söyledi. Geçtiğimiz yıl farklı yağış rejimleriyle karşılaşıldığını belirten Demir, zaman zaman kuraklıkların, ani yağışların ve sellerin yaşandığını dile getirdi. Mevsimlerde yaşanan değişimlerin ise endişe verici olduğunu aktaran Demir, kış aylarının ılıman geçtiğini, kar yağışlarının azaldığını ve yaz aylarında gerekli yağışların alınamadığını belirtti.
Prof. Dr. Yusuf Demir, son 1-2 ay içerisinde ülkede ciddi kuraklık sorunlarının yaşandığına dikkat çekerek, yer altı su kaynaklarının yetersiz kaldığını ifade etti. Geçen yıl yetersiz kar yağışı nedeniyle yer altı suyunun beslenemediğine ve içme suyu kaynaklarında kritik durumların yaşandığına değinen Demir, son günlerde yaşanan yağışların bir nebze rahatlama getirdiğini ancak hala ciddi sorunların devam ettiğini belirtti. Önümüzdeki günlerde yağışların dalgalı bir şekilde devam edeceğini ve sel tehlikelerinin artabileceğini tahmin ettiklerini vurgulayan Demir, önlem alınmazsa tarımsal üretim ve yaşam kalitesinin olumsuz etkilenebileceğini belirtti.
Demir’in uyarıları, iklim değişikliğinin etkileri ve yağış rejimindeki değişikliklerle ilgili endişeler, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu doğal afetlerle ilgili bilinçlenme ve tedbir alma konusunda önem teşkil etmektedir. Etkin bir su yönetimi politikasının ve iklim değişikliğiyle mücadele stratejilerinin hayata geçirilmesi, gelecek nesillere daha güvenli bir çevre bırakabilmek adına büyük önem taşımaktadır.