Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Dursun Atılgan, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından SÖZCÜ TV, HALK TV, TELE1 ve NOW TV’ye uygulanan cezalara karşı sert bir açıklama yaptı. Atılgan, bu cezaların, halkı doğru ve gerçek haberlerle bilgilendiren bağımsız televizyon kanallarına yönelik bir baskı politikası olarak algılandığını ifade etti.
Atılgan, açıklamasında şu cümlelere yer verdi: “RTÜK’ün, halkımıza doğru ve gerçek haberleri vererek bilgilendiren TV kanallarına ceza üstüne ceza vermesi gözlerden kaçmamaktadır.” Bu durum, bağımsız medya kuruluşlarının susturulması amacıyla izlenen bir strateji olarak öne çıkıyor.
Kendi ifadeleriyle, “Medya kuruluşlarının ezici çoğunluğunu, baskıcı yöntemlerle kendisine yandaş yapan iktidara boyun eğmeyen bu kanallar, TELE1, Halk TV, SÖZCÜ TV ve NOW TV gibi bağımsız kanallardır.” diyerek, bu televizyonların bağımsız duruşunu ve iktidara karşı sürdürdükleri direnişi vurguladı. Bununla birlikte, RTÜK’ün iktidarın istekleri doğrultusunda hareket etmeyen medya kuruluşlarına karşı sık sık parayı ve ekran karartma cezasını silah olarak kullanarak, medya alanındaki bağımsız ve tarafsız sesleri susturma gayretinde olduğu ifade edildi.
Atılgan, RTÜK’ün kullandığı baskı ve yıldırma yöntemlerine rağmen Türk halkının hangi televizyon kanallarını tercih edeceğine dair bilinç ve yetkinliğe sahip olduğunu belirterek şöyle devam etti: “TÜRK HALKI, hangi TV kanallarını izleyeceğine kendisi karar verebilecek yetkinliğe, bilgiye ve bilince sahiptir.” Bu durum, halkın bireysel seçim özgürlüğünü vurgularken, aynı zamanda RTÜK’ün tutumunun halkın iradesine karşı bir tehdit olarak görüldüğünü ortaya koyuyor.
Atılgan, Türk halkının bir ferdi olmaktan duyduğu gururu dile getirerek, bu cezalar ile halkın bilgisini hiçe sayan bir yaklaşım sergilendiğini belirtti. “Söz konusu TV kanallarına verilen ağır cezalarla, aslında halkımız cahil yerine konulmakta ve cezalandırılmaktadır” ifadesi, RTÜK’ün tutumunun eleştirildiği bir diğer noktayı oluşturuyor. Bu durum, basın özgürlüğünün kısıtlanması ve medya bağımsızlığının ihlal edilmesi olarak değerlendiriliyor.
Ayrıca, ifade edilen bu haksız uygulamalara rağmen, Atılgan, bağımsız kanalların özgürce ve bağımsız bir şekilde yayın yapabilmelerinin önündeki engellerin aşılması gerektiğini vurguladı. “Yukarıda adlarını verdiğimiz TV kanallarının, özgür ve bağımsızca yayın yapmasını ağır derecede ve haksızca kısıtlayan RTÜK’ü şiddetle kınıyoruz” diyerek, bu eleştirisini daha da kuvvetlendirdi.
Sonuç olarak, RTÜK’ün iktidar yanlısı tutumunun kendi temel ilkeleriyle çeliştiğini ifade eden Atılgan, medya alanındaki bağımsızlık mücadelesinin önemine dikkat çekti. Bu açıklamalar, bağımsız medya kuruluşlarına yönelik artan baskılara karşı bir duruş sergileyen Dursun Atılgan ve derneğinin, medyanın özgürlüğü konusundaki hassasiyetlerini ve bu alandaki mücadele kararlılıklarını yeniden vurguluyor.
