“`html
Küresel enerji düşünce kuruluşu Ember, 2024 yılı için hazırladığı ‘Türkiye Elektrik Görünümü’ raporunu yayınladı. Bu yıl dördüncüsü yayımlanan rapora göre, Türkiye’de rüzgar ve güneş enerjisinin elektrik üretimindeki payı yüzde 18’e ulaşarak, yerli kömürün tarihsel zirvesini ilk kez geçiyor. Bu durum, rüzgar ve güneş enerjisi kaynaklarının, Türkiye için enerji güvenliğinin önemli bir kısmı haline geldiğini gösteriyor.
İSTANBUL (İGFA) – Küresel enerji düşünce kuruluşu Ember’ın yayımladığı rapor, Türkiye’nin elektrik üretim ve tüketim verilerinin analiz edildiği önemli bir çalışma olarak dikkat çekiyor. 2024 yılında rüzgar ve güneş enerjisi toplamda 62 TWh enerji üreterek, yerli kömürün 47 TWh’lik üretimini geçmeyi başardı. Bu durum, yerli kömürün 2019 yılında kaydedilen 53 TWh’lik üretim seviyesini de aşarak, rüzgar ve güneşin artık Türk enerji sisteminde kalıcı bir rol üstlendiğinin işareti. Ember Türkiye ve Kafkaslar Bölge Lideri Ufuk Alparslan, bu durumu Türkiye için önemli bir dönüm noktası olarak nitelendiriyor.
Ember’ın ‘Türkiye Elektrik Görünümü’ raporuna göre, yerli kaynaklardan elektrik üretiminin son yıllardaki ana itici gücü, güneş ve rüzgar enerjisi olmuştur. Rüzgar ve güneş enerjisinin toplam elektrik üretimindeki payı 2024’te ilk kez yüzde 18’e ulaşarak, yerli kömürün tarihsel zirvesini geçti. Bir önceki yıla göre güneşten elektrik üretiminde yüzde 39 artış kaydedilirken, Türkiye Avrupa’da kömürden en çok elektrik üreten ülke konumunu sürdürmesine rağmen, fosil yakıtların payının 31 yılın en düşük seviyesine düştüğü görülüyor. 2024 yılı itibariyle kömürün elektrik üretimindeki payı yüzde 35,6’ya geriledi.
HİDROELEKTRİKTEN ÜRETİLEN ELEKTRİK ARTTI
2024 yılında hidroelektrik santralleri, Türkiye’nin toplam elektrik üretiminin yüzde 22’sini karşılamış ve enerji güvenliğine önemli bir katkı sağlamıştır. Ancak, hidroelektrik üretimindeki dalgalanmalar dikkat çekmektedir. Rüzgar ve güneş enerjisi gibi tamamlayıcı özelliklere sahip kaynaklarla desteklenmesi gerektiği ortaya çıkmıştır. Raporda ayrıca, 2024 yılında hidroelektrik santrallerinin 2023’e kıyasla 11 TWh (+ yüzde 17) daha fazla elektrik ürettiği belirtilmiştir. Ancak, bahar aylarındaki kuraklık, toplam üretimi olumsuz yönde etkilemiştir; akarsu tipi hidroelektrik üretimi kuraklık koşullarında azalma gösterirken, barajlı hidroelektrik santralleri, suyu depolayabilme yeteneği sayesinde artış kaydetmiştir.
‘Türkiye Elektrik Görünümü’ raporunda, rüzgar ve güneş kurulumlarının artırılması ve yeni 2035 hedeflerine ulaşılması için çeşitli çözüm önerileri sunulmuştur. Türkiye’nin 2035 hedeflerine ulaşabilmesi için rüzgar ve güneş enerjisinin, elektrik talebindeki artışı aşacak şekilde hızla artması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu noktada, altyapı yenilikleri, teknolojik ilerlemeler, politika değişiklikleri ve yatırım stratejileri gibi unsurların, Türkiye’nin enerji dönüşüm sürecinde önemli rol oynaması beklenmektedir.
Sonuç olarak, Ember’ın raporu, Türkiye’deki enerji dönüşümünün hızlandırılması gerektiğine işaret eden somut veriler sunmaktadır. Rüzgar ve güneş enerjisi, yerli kömürün geride bırakılmasıyla artık Türkiye’nin enerji portföyünde daha fazla yer kaplama potansiyeline sahip. Bu da, Türkiye’nin enerji güvenliği açısından, sürdürülebilir bir geleceğe adım atmasında büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, hidroelektrik kaynakların da destekleyici role devam etmesi, ülkenin enerji sisteminin dengeyi sağlamasında kritik bir unsur olacaktır.
“`
