Son dönemde altın piyasasında sahte ürünlerin sayısında ciddi bir artış gözlemleniyor. Yatırımcıların, gram altın fiyatlarının 3 bin 800 TL’ye kadar yükseldiği bu dönemde sahtecilikten nasıl korunabilecekleri konusunda uzmanlar uyarılarda bulunuyor. Hatta, bazı kuyumcular bile bu sahtekarlıklardan etkilenmiş durumda.
Altın fiyatlarının yükselmesiyle birlikte, piyasada gerçek ile sahte altın arasındaki farkı anlamak gittikçe zorlaştı. Bu durum, yatırımcılar için risk oluşturuyor ve dolandırıcıların fırsat bulmasına neden oluyor. Kuyumcuların bile zaman zaman bu tür sahtekarlıklara maruz kaldığı bir ortamda, yatırımcıları koruyacak bazı yöntemler bulunuyor.
MİHENK TAŞI TESTİ
NTV’de yer alan habere göre, altının gerçek olup olmadığını anlamanın en yaygın yollarından biri, mihenk taşı testi olarak bilinen uygulamadır. Bu yöntem, kuyumcular tarafından oldukça sık kullanılır. Kuyumcu Şevket Görgen, bu konuda şu bilgiyi veriyor: “Mihenk taşını altına sürdüğümüzde, gerçek altın iz bırakırken sahte altın hemen silinir.” Bu test, sahte altınları tespit etmek için oldukça hızlı ve pratik bir yöntem sunuyor.
Mihenk taşı testi, pahalı ve özel donanımlar gerektirmeden, yatırımcıların hızlı bir şekilde ürünlerinin gerçekliğini kontrol etmelerine imkan tanıyor. Ancak, bu testin doğruluğunun da bazı koşullara bağlı olduğunu belirtmekte fayda var. Yatırımcılar, mihenk taşını kullanarak altınlarının durumunu test etseler bile, sonuçla ilgili kesin bir güvence sağlamadıklarını bilmeleri gerekiyor.
TEKNOLOJİ İLE GELİŞEN DOLANDIRICILIK YÖNTEMLERİ
Ancak, bazı durumlarda mihenk taşı testi de yeterli olmayabiliyor. Teknolojinin hızla ilerlemesiyle, dolandırıcılar bu yöntemlere karşı önlemler alabiliyor. Sahte altınlar, genellikle çok iyi bir şekilde üretilip gerçek altınla neredeyse aynı özelliklere sahip olabiliyor. Özellikle son yıllarda, üretim tekniklerinin gelişmesiyle sahte altınların kalitesi arttı ve bu durum sahteciliği tespit etmeyi zorlaştırıyor. Dolandırıcılar, özellikle piyasa üzerine düşen araştırmaları iyi takip edip, gerçek altının sahip olduğu özellikleri taklit eden ürünler üretebiliyorlar.
Gelişen teknolojik yöntemler, sahte altınların gerçek altınla yarışacak düzeye gelmesine olanak sağlıyor. Dolayısıyla, yatırımcıların somut bir bilgiye dayanmadan herhangi bir satın alma işlemi yapmaları önerilmiyor. Zira sahtecilik yapanların, yeni teknoloji ve metotlar kullanarak çok daha ikna edici ürünler sunması, finansal kayıplara yol açabilir.
‘AYAR EVİ’ LABORATUVARLARINA GÖNDERİLİYOR
Bu gibi durumlarda, sahte altınların tespit edilebilmesi için “ayar evi” olarak adlandırılan laboratuvarlarda daha detaylı testler yapılması gerekiyor. Bu laboratuvarlarda, altının saflığına dair çeşitli analizler gerçekleştirilerek, ürünün gerçek olup olmadığı belirleniyor. Ayar evlerinde yapılan bilimsel testler, sadece ürünün ağırlığını değil, aynı zamanda içindeki metal oranlarını ve altının kalitesini de ortaya koyuyor. Bu testler, sahte altın tespiti konusunda en güvenilir yöntemlerden birini oluşturuyor.
Laboratuvar testlerinin temini ise daha zahmetli ve masraflı olabilir; bu da yatırımcıların sahtecilikten korunma yollarını değerlendirirken dikkate alması gereken bir faktör. Yatırımcılar, eğer belirli bir şüphe duyuyorlarsa, ürünlerini ayar evine götürüp detaylı bir analiz yaptırmayı tercih edebilirler. Bu testler genelde