Ankara’da yaşayan 38 yaşındaki B.K, 2021 yılında, Kendini bir plastik cerrah olarak tanıtan V.K. tarafından Keçiören’deki özel bir hastanede göğüs silikonu ve karın gerdirme ameliyatı geçirdi. Ancak ameliyat sonrası komplikasyonlar yaşamaya başladı ve bu durum onu endişelendirdi. B.K, ortaya çıkan sorunlar nedeniyle ameliyatı gerçekleştiren doktoru ziyaret ederek durumunu değerlendirmek istedi. Ancak muayene sırasında doktor V.K’nın sergilediği umursamaz tavırlar, B.K’nın içindeki şüpheleri daha da derinleştirdi.
B.K, hissettiği kaygıları doğrulamak amacıyla doktorun diplomasının bir fotoğrafını çekti ve bu diplomada yazan üniversiteye bir dilekçe yazarak durumu sorguladı. Dilekçeye gelen yanıt ise onu büyük bir şokla karşıladı; diplomanın tamamen “sahte” olduğu bildiriliyordu. Bu durumu öğrenen B.K, hemen harekete geçerek savcılığa suç duyurusunda bulundu. Bu durum, yalnızca kişisel bir mağduriyet değil, aynı zamanda sağlık sisteminin güvenilirliği açısından da önemli bir mesele olarak gündeme geldi.
Bu olayın ilerleyen süreçlerinde, Sağlık Bakanlığı devreye girdi. B.K’nın şikayeti üzerine Bakanlık, yapılan başvuruyu dikkate alarak bir soruşturma başlattı. Bu soruşturma sonucunda, V.K’nın çalıştığı özel hastane faaliyet durdurma cezası aldı ve idari para cezasına çarptırıldı. 1 Ekim tarihinde hastanenin ilgili alanı mühürlendi, bu da hastanenin faaliyetlerine geçici olarak son verildiği anlamına geliyordu. Öte yandan, Sağlık Bakanlığı, sahte diploma ile cerrahi işlemlerde bulunan ve insan sağlığını tehlikeye atan V.K. hakkında da suç duyurusunda bulundu.
Bu olayın Türk sağlık sistemi üzerindeki etkileri büyük oldu. Özellikle sahte diplomanın, sağlığı tehdit eden bir durum olarak değerlendirilmesi, toplumda sağlık hizmetlerine olan güveni sarsabilir. Böyle bir durumun tekrar etmemesi için gerekli önlemler alınması zorunludur. Sağlık Bakanlığı’nın bu tür yanlış uygulamaları engellemek için daha sıkı denetimler yapması gerekiyor. Ayrıca, sağlık profesyonellerinin kalifikasyonlarının doğrulanması amacıyla sistemin güçlendirilmesi, vatandaşların güvenli bir sağlık hizmeti almaları açısından son derece elzemdir.
Sonuç olarak, B.K’nın yaşadığı deneyim, sağlık sisteminde alınması gereken önlemlerin ve yapılması gereken reformların önemini bir kez daha gündeme taşımaktadır. Bu tür sahtekarlıkların önlenmesi için kamuoyunun bilgilendirilmesi, sağlık hizmetlerine erişim ve edu kasyonun artırılması büyük önem arz ediyor. Vatandaşların, sağlık hizmeti alırken kendilerini güvende hissetmeleri için gereken tüm adımların atılması gerekmektedir. Bu bağlamda, sağlık otoriteleri ve hükümet, sağlık alanında güvenilirliği artırmak amacıyla daha fazla çalışma yapmalıdır.
