1980’li yıllarda Türkiye’de yaşanan bir olay, “Satmam” diye söz veren bir kişinin topraklarını parça parça satışa çıkarmasıyla gündeme gelmiştir. İsmi verilmemiş bu şahıs, yıllar önce vefat eden büyük büyük dedesinin verdiği sözü tutmak için çaba sarf etmiş, ancak çeşitli sebeplerle bu sözünü yerine getirememiştir. Dedesi, köydeki topraklarını satmam sözü vermiş ve torununa da bu sözü sürdürmesi için vasiyet etmiştir. Ancak zamanla köyün içinden bir yol geçirilmiş, yanındaki araziler imara açılmış ve köyün kenarında bir alışveriş merkezi yapılmıştır. Bu durum karşısında artık toprakların satılacak hali kalmamıştır.
Dedesinin vasiyetini gerçekleştiremeyen bu kişi, sonunda çareyi farklı bir yöntemde bulmuş ve topraklarını parsel parsel satışa çıkarmıştır. Önce köyün kenarında bulunan bir araziyi satmış, ardından özellikle imara açılmış olan arsalarını satışa çıkarmıştır. Bu süreçte topraklarının birer birer elden çıkması, daha önce verdiği sözü yerine getirememenin de bir yansıması olmuştur. Öte yandan, bu olay köy halkı tarafından da ilgiyle takip edilmiş ve konuşulmuştur.
Parsel parsel satışa çıkarmak suretiyle topraklarını elden çıkaran bu kişinin hikayesi, aslında insanın geçmişle olan bağını, sözünün değerini ve yaşanılan değişimi çarpıcı bir şekilde gözler önüne sermektedir. Toprakların köyün içine yol geçirilmesi ve imara açılmasıyla birlikte değer kaybetmesi, başka birine ait olması gereken bir mirasın sahibi üzerinde belirgin etkiler yaratmıştır. Ayrıca içinde bulunulan ekonomik sıkıntılar, toprakların satışa çıkartılmasında belirleyici bir etken olmuştur.
Bu olay, bir kişinin geçmişle olan bağını nasıl koparabileceğini ve verilen sözleri nasıl unutabileceğini göstermesi açısından da önemlidir. Bir vefa örneği olarak başlayan söz, zamanla değişen şartlar ve koşullar altında yerine getirilememiş ve sonunda gerekli çözüm bu şekilde bulunmuştur. Kendi içinde bir çelişki barındıran bu hikaye, insanın yaşamındaki zor kararlar verme sürecini ve geçmişle olan ilişkisini sorgulamaya yönlendirmektedir. Sonuç olarak, topraklarına sahip çıkamayan bir kişinin, geçmişi ve mirasıyla olan bağını nasıl zayıflattığını ve yaşanan değişim karşısında nasıl farklı bir yola başvurduğunu gözler önüne sermektedir.
