Sayıştay’ın 2023 yılına ait İzmir İZFAŞ raporunda dikkat çeken bulgular yer aldı. Bu bulgular arasında, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın dış ilişkiler Danışmanı Onur Kadir Yüce hakkında yapılan tespitler öne çıktı.
Raporda, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin danışmanı Onur Kadir Eryüce’nin yaklaşık 200 bin liralık yurt içi ve yurtdışı giderlerinin mevzuata aykırı olarak İZFAŞ tarafından karşılandığı ifade edildi. Raporda dikkat çeken bir diğer tespit, İZFAŞ tarafından kiralanan araçlardan birinin, Eryüce’ye usulsüz bir şekilde tahsis edildiği belirtildi. Ayrıca, bu aracın 1.000 litre benzin tüketimi ve kiralama bedelinin de İZFAŞ hesabından ödendiği kaydedildi. Denetçi, Eryüce’nin İZFAŞ’ta herhangi bir kadrosu bulunmadığı halde, masraflarının bu şirket üzerinden karşılanmasının mevzuata aykırı olduğunu ifade etti.
Bu bulguların ardından, büyük yankı uyandıran bir gelişme yaşandı. Sabah gazetesi, İzmir’deki belediye şirketlerindeki savurganlığı “İzmir’de belediye şirketleri kara deliğe döndü” başlığıyla manşetine taşıyarak, son altı yılda İzmirlinin 6 milyar 315 milyon lirasının bu şirketler tarafından “yutulduğunu” vurguladı.
Sayıştay raporunun ardından İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, Eryüce’nin danışmanlık görevine son verme kararı aldı. Eryüce, bu görevinden ayrılmasının yanı sıra, İZDOĞA yönetim kurulu başkanlığından da alındı. Bu durum, Tugay’ın Sayıştay raporlarına karşı nasıl bir tutum sergilediğini ve belediyedeki liyakat ilkesine verdiği önemi göstermektedir.
İlginç bir nokta ise Onur Kadir Eryüce’nin, 31 Mart yerel seçimleri öncesinde Cumhuriyet Halk Partisi’nden Urla Belediye Başkan aday adayı olmasıdır. Bu durum, geçmişteki görevleri ve bu tür skandallar karşısında siyasette ne gibi değişimler olabileceği konusunda soruları gündeme getirmektedir.
Sonuç olarak, Sayıştay’ın İzFAŞ raporu, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ndeki bazı uygulamaların ve mali işlemlerin mevzuata aykırı olduğunu ortaya koydu. Bu durum, belediye yönetiminde şeffaflık ve hesap verebilirlik açısından önemli bir uyarı niteliği taşımaktadır. İzmir’deki belediye şirketlerinde yaşanan bu tür gelişmeler, kamuoyunun dikkatini çekerken, benzer durumların tekrarlanmaması için gerekli tedbirlerin alınması gerektiği de bir kez daha gündeme gelmiştir.
Bu tür raporların ve denetimlerin önemi, yerel yönetimlerin mali işlemleri konusunda daha dikkatli bir yaklaşım sergilemeleri gerektiğinin farkına varılmasını sağlamaktadır. Gelecek süreçte, bu tür durumlarla karşılaşılmaması adına yerel yönetimlerin daha şeffaf ve işlevsel bir yapıya kavuşması gerektiği düşünülmektedir.
