Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, partisinin Kocaeli İl Başkanlığı binasının açılış töreninde önemli değerlendirmelerde bulundu. Çıkış noktası, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin PKK terör örgütünün lideri Abdullah Öcalan’a yönelik yaptığı çağrıydı. Ağıralioğlu, bu sürecin hukuki yönlerine dair çeşitli eleştirilerde bulundu. “Umut hakkını konuşuyorlar” diye başlayan açıklamalarında, 1999 yılında yakalanan Abdullah Öcalan ile ilgili düşüncelerini paylaştı. Ağıralioğlu, “O dönemde örgütü lağvetseydi olurdu. Ancak evlatlarımız 25 yıldır şehit ediliyor.” dedi.
“BİR DAHA BÖYLE TWEET ATMAYIN’ DEDİLER”
Ağıralioğlu, sosyal medya üzerinden yapılan tartışmalara değinirken, hukuken mümkün olmayacağını belirttikleri uyarılarının ardından karşılaştıkları baskıyı anlattı. “Hukuken mümkün değildir diye ikaz ettik. Ne dediler biliyor musunuz? ‘Bir daha böyle tweet atmayın’ dediler. ‘Atarsanız soruşturma açarız’ diyorlar.” diyerek, bilim insanlarının hukukî gerekçeler sunduklarında nasıl korkutulduğunu ifade etti.
Ayrıca, terörist Abdullah Öcalan’ın Meclis’te konuşmasına izin verilmesini eleştirerek, “Katil bir teröristi Meclis’e gelsin konuşsun diyorsunuz. Kendinize gelin. Öcalan Kürtlerin temsilcisi değildir.” şeklinde sert ifadeler kullandı. Ağıralioğlu, bu tarz görüşmelerin, Kürtlere hakaret olduğunu ve devlete küfür ettiğini belirtti. “Sanki biz bu mücadelede başarısız olmuşuz, teröre boyun eğmişiz gibi algı oluşturmak devlete küfürdür.” diye vurguladı.
ERDOĞAN YORUMU
Ağıralioğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a atıfta bulunarak, “Siz ne oluyorsunuz da Öcalan’la görüşüyorsunuz? AK Parti kurmaylarına hatırlatıyorum. Şehitler kendilerini katleden alçaklarla, devlet masaya oturduğunda ölürler.” dedi. Şehitlerin ailelerinin yaşadığı acılara da dikkat çeken Ağıralioğlu, tabutların başında kalan çocuklar, analar ve babaların dramını dile getirdi.
Konuşmasını daha da derinleştirerek, merasimlerin ardından mezar başında kalan gariban ailelerin yaşadığı çaresizliğe vurgu yaptı. “Vatan sağ olsun, diye ölen Mehmetçiklerimiz varken, siz ne hakla görüşmeye başladınız? Şimdi izliyoruz yapıp ettiklerinizi.” diyerek, bu süreçte toplumun başına neler geleceğini sorguladı. Ağıralioğlu, “Ben Tayyip beyi daha ihtiyatlı ve tedbirli görüyorum. Henüz sürecin ne olacağını o da anlamadı.” diyerek aslında içsel bir tartışmanın yaşandığını da belirtti.
Ağıralioğlu’nun bu çıkışları, Türkiye’deki siyasi atmosferin nasıl değiştiğine dair önemli bir görünüm sunuyor. Özellikle, PKK ve Abdullah Öcalan ile yapılan tartışmaların, Türkiye’nin tarihi ve toplum üzerindeki etkileri düşünüldüğünde, Ağıralioğlu’nun ifadeleri daha da anlam kazanıyor. Siyasi liderlerin bu tür konularda nasıl bir yaklaşım sergilemesi gerektiği, elbette ki halk nezdinde farklı algılar oluşturabiliyor. Ağıralioğlu’nun duruşu, hem partisi için hem de kendi siyasi kariyeri açısından önemli bir noktayı işaret ediyor.
Sonuç olarak, bu tür tartışmalar Türkiye’de etnik kimlikler, şehit aileleri ve terörle mücadele gibi birçok hassas konuyu yeniden gündeme getiriyor. Ağıralioğlu’nun konuşmaları, bu meselelerin sadece siyasi tartışmalar