Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’ndaki bütçe görüşmeleri sırasında CHP Milletvekili Semra Dinçer, kadın cinayetlerine dikkat çekmek amacıyla anlamlı bir eylem gerçekleştirdi. Dinçer, kürsüye çıkarak üzerinde öldürülen kadınların isimlerinin yazılı olduğu bir kefeni açtı ve bunu yere serdi. Bu eylem, toplumsal duyarlılık yaratmayı hedeflerken, kadınlara yönelik şiddet konusuna da dikkat çekmeyi amaçlıyordu.
CHP Ankara Milletvekili Semra Dinçer, bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada, “Bu ülkede kadın olmak zor ama kadın olarak ölmek kolay” sözleriyle kadınların yaşadığı zorluklara ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dikkat çekti. Özellikle son yıllarda Türkiye’de artış gösteren kadın cinayetleri, siyasetçilerin ve toplumsal grupların gündeminde önemli bir yer tutuyor. Dinçer’in bu eylemi, bu konudaki farkındalığı artırmak adına sembolik bir anlam taşıyor.
Dinçer’in eylemi, TBMM çatısı altında yaşanan diğer önemli olaylarla da birleşiyor. Kadın cinayetleri ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği, son yıllarda Türkiye’de tartışma konusu olmayı sürdürüyor ve hükümetin kadın politikalarına yönelik eleştiriler artıyor. Bu tür eylemler, yalnızca unutulan veya göz ardı edilen sorunlara dikkat çekmekle kalmayıp aynı zamanda kamuoyunun da bu konudaki bilinç seviyesini artırma amacı taşıyor.
Bu açıdan bakıldığında, Semra Dinçer’in kefen açma eylemi, sadece bir protesto değil, aynı zamanda bir çağrıdır. Dinçer, konuşmasında kadın ölümlerinin artışına vurgu yaparak, bunun toplumdaki köklü sorunların bir yansıması olduğunu dile getirdi. Kadın hakları savunucularının ve feminist hareketlerin de desteklediği bu tür eylemler, toplumda bir değişim yaratmayı hedefliyor.
Geçtiğimiz yıllarda, Türkiye’de kadın cinayetlerine karşı yapılan eylemler ve yürüyüşler; 8 Mart Dünya Kadınlar Günü gibi özel günlerde daha da artmakta ve toplumsal düzeyde farkındalık yaratmaktadır. Ancak yine de, bu tür trajik olayların sona erdirilmesi için, yasal düzenlemelerin güçlendirilmesi ve toplumda yaygınlaşan şiddet anlayışının sorgulanması gerekmektedir.
Dinçer’in yaptığı eylemin yanı sıra, Türkiye’nin kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki uluslararası sözleşmelere verdiği tepkiler de dikkat çekmektedir. Özellikle İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin ardından, kadınlarla ilgili politika ve uygulamalarda gerileme yaşandığına dair eleştiriler sıkça gündeme gelmektedir.
Bu bağlamda, Semra Dinçer’in eylemi, bir bütün olarak Türkiye’de devam eden kadın hakları mücadelesinin parçasıdır. Kadınların yaşadığı şiddet ve ayrımcılık, bu mücadelenin odak noktası olurken, bu tür toplumsal protestolar, değişim için bir araya gelmenin ve ses yükseltmenin bir yolu olarak değerlendirilmektedir.
Sonuç olarak, Semra Dinçer’in açtığı kefen, yalnızca temsil ettiği kadınların hatıralarını yaşatmakla kalmayıp, aynı zamanda tüm toplumun bu konudaki duyarlılığını artırmayı amaçlamaktadır. Türkiye’de kadın hakları ve cinsiyet eşitliği konusunda daha fazla ses çıkarılması gerektiği konusunda bir çağrı niteliğindeki bu eylem, haber bültenlerinde ve sosyal medya platformlarında geniş yer bulmuştur.