TBB (Türkiye Barolar Birliği) Başkanı Erinç Sağkan, gözaltına alınan Halk TV Sorumlu Müdürü ve programcısı Serhan Asker’in ifadesini almak üzere Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde hazır bulundu. Bu olay, son zamanların en çok tartışılan medya ve ifade özgürlüğü konularından birini teşkil ediyor. Sağkan, burada yaptığı açıklamalarda, Asker’in yarın (belirtilen tarih) sabah saat 10:00’da Ankara Adliyesi’nde bulunacağını ve SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) aracılığıyla ifade vereceğini belirtti.
“SAAT 10’DA ANKARA ADLİYESİ’NDE OLACAK”
Erinç Sağkan, Halk TV programcısı Serhan Asker’in durumu hakkında önemli bilgiler paylaştı. İfadesini vereceği tarih olarak belirlenen yarın sabah 10:00’un altını çizen Sağkan, hukukun işleyişe devam edeceğini ifade etti. Aynı zamanda bu süreçte, Asker’in gözaltı sürecinin ne denli hukuksuz olduğunu vurguladı. Sağkan, ifade verme sürecine ilişkin “Çağrıldığı zaman ifadeye gelebileceğinin altını çizdik” şeklinde konuştu. Bu bağlamda, gözaltına alma işleminin önceden belirlenmiş hukuki prosedürlere uymadığını ifade etti.
Sağkan, sözlerine devam ederek, Serhan Asker hakkında isnat edilen suçların TCK (Türk Ceza Kanunu) maddeleri ile ilişkisini açıkladı. TCK’nın 277. maddesi, bilirkişiyi etkileme teşebbüsü ve 133. maddesi ise kişiler arası konuşmaların kayda alınması ve ifşasına dair iki suç tipini içermektedir. Sağkan, bu suç tiplerinin maddi unsurlarının oluşmadığını belirtti ve ifade süreci boyunca bu hususların ortaya koyulacağını vurguladı.
“KİMSE KİMSEDEN ZORLA BEYAN ALMIYOR”
Gazetecilik faaliyetinin temel bir özgürlük olduğunu belirten Sağkan, “Yapılanın gazetecilik faaliyeti olduğunu vurguladık. Bilirkişi, konuştuğu kişinin bir gazeteci olduğunu biliyor; dolayısıyla ortada aleni bir durum söz konusu” dedi. Sağkan, bireyler arasında özel bir bilginin ya da konuşmanın varlığı durumunda, bunu kaydetme ve ifşa etme konusunun tartışmalı olduğunu belirtti. “Kişinin istediği zaman bu telefon konuşmasını sonlandırma hakkı var. Kimse kimseden zorla beyan almıyor” diyerek, hukuki sürecin nasıl işlediğine dair önemli detaylar verdi.
Ayrıca, Sağkan, bahsi geçen kişi ile ilgili ertesi gün bir gazeteye verdiği beyanata da dikkat çekti. Bu durumun, yapılan işlerin gazetecilik olduğunu desteklediğini ifade etti. “Bu unsurların altını çizdik. Yarın hukukun işlediğini hep beraber göreceğiz. Ancak baktığınızda gözaltı işlemi ve yarın ifade verme işlemi baştan sona hukuksuzluk içeren bir uygulama” şeklinde konuştu. Bu noktada, Türkiye’de medya özgürlüğü ve basın mensuplarının hakları üzerindeki baskının boyutları açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
TBB Başkanı Erinç Sağkan’ın bu açıklamaları, Türkiye’nin mevcut hukuk sistemini ve gazeteçilik faaliyetlerinin çeşitli yönlerini sorgulayan bir tartışmayı tetikleyebilir. Tüm bunlar, gazetecilerin ve medya çalışanlarının uyması gereken etik sınırları ve hukuksal çerçeveyi de gündeme getirmekte. Gazetecilerin, kamuoyunu bilgilendirme yükümlülüğünün yanı sıra, kendilerini de hukuki süreçlerde nasıl koruyacaklarının önemli bir mesele olduğunu da ortaya koyuyor.
Sonuç olarak, Serhan Asker’in ifadesi ve gözaltı süreci, Türkiye’deki basın özgürlüğü ve hukukun üstünlüğü konularındaki tartışmaları şiddetlendirirken, Erinç Sağkan’ın yaptığı