Seyhan Nehri’nde yaşanan zorlu süreç, hızlı tren inşası nedeniyle suyun kesilmesiyle başlamıştı. Bu durum, nehirdeki balıkların yaşam alanlarını tehdit etti ve kış aylarında balık popülasyonunun artmasına yol açtı. Ardından, nehirde oluşan su birikintilerinde binlerce balık telef oldu. Her geçen gün bu olumsuz durumun etkisi artarken, balık tutmak için nehre gelen vatandaşlar, bu durumu yetkililere bildirmekte gecikmedi.
Nehrin durumu daha da kötüleşirken, vatandaşlar hayatta kalan balıkları kurtarabilmek adına çeşitli yollar aradı. Nehirde herhangi bir önlem alınmaması, balıkların için tehlikeli bir ortam oluşturdu. İnsanlar, hayatta kalan balıkları elleriyle toplayarak çuvallara doldurdu ve satmak amacıyla götürmeyi tercih etti. Bu durum, hem ekosistem hem de balıkların geleceği açısından ciddi soruları gündeme getirdi.
Durumu izleyen bir diğer sorun ise doğanın diğer canlılarının, yani kuşlar ve köpeklerin bu balıklara yönelmesiydi. Su yüzeyinde hayatta kalmaya çalışan balıklar, kuşlar tarafından avlanırken, köpekler de bu durumdan faydalanarak balıkları yemeye başladılar. Bu av durumu, nehirdeki balıkların hayatta kalma şansını artırmaktansa dramatik biçimde azaltıyordu.
İbrahim Demir isimli bir vatandaş, Seyhan Nehri’nde suyun kesilmesiyle birlikte yaşanan balık ölümlerini şöyle aktardı: “Seyhan Nehri’nde sular kesilince balıklar telef oldu. İnsanlar hep gelip balıkları satmak için topladı. Yazık balıklara.” Demir’in bu ifadeleri, durumu ne kadar ciddiyetle ele aldıklarının bir göstergesi olarak dikkat çekiyor.
Diğer bir tanık, Lütfü Akaydın, son iki gündür birçok kişinin nehre gelerek balık tuttuğunu belirtti. Gözlemlerini paylaşan 15 yaşındaki Muhammet Talha ise, “Burada balıkların telef olduğunu ve kalanların da suya yakın yüzdüğünü gördüm. Bu balıkları toplayıp satmaya götüreceğim” diye konuştu. Genç yaşına rağmen durumu yakından takip eden Talha, bölgedeki yaşlı balıkların kıyıya yakın konumlandıklarını ve bu durumun onları kurtarma şansı olduğunu ifade ederken, durumu kendi çıkarları açısından değerlendiren birçok vatandaşın da bulunduğunu öne sürdü.
Özetle, Seyhan Nehri’ndeki bu olumsuz durum, ekosistemin yaşaması açısından tehlikeler ve riskler barındırmakta. Hızlı tren inşasının yarattığı etkiler, balıkların ölüm oranlarının artması ve doğanın dengesinin bozulması ile sonuçlandı. Yetkililerin acil önlemler alması ve bölgedeki doğal kaynakların korunması gerektiği aşikardır. Eğer bu durum devam ederse, bu sadece balıkların değil, ekosistemin kendisinin de zarar görmesine yol açacaktır. Bu nedenle, hem vatandaşların hem de ilgili resmi kurumların iş birliği yaparak durumu kurtarması ve su kaynaklarının sürdürülebilirliğini sağlaması büyük bir önem taşımaktadır.