Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından borçlu işverenlere gönderilen “Haciz Tebligatları” CHP’li belediyeler üzerinde yoğun bir gündem oluşturdu. SGK’nın yönetmeliğini dikkate almadan bu tebligatları gönderdiği görülüyor. Yeni başkanlar, devraldıkları belediyenin borç durumunu halka duyurarak tranaparans bir yönetim anlayışı sergiliyorlar. Belediyelerin borçlu olması doğal karşılanıyor ancak bu borçların keyfi olmadığı ve hizmet için harcandığı önemseniyor.
“Sosyal Güvenlik Kurumu’na Prim Borcu olan İşverenlerin Kamuoyuna Açıklanmasına Dair Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” gereğince prim borcu olan işverenlerin Mart-Haziran döneminde SGK internet sitesinde açıklanması bekleniyor. Ancak SGK’nın bu uygulamada geri adım attığı ve borçlu işverenleri açıklamaktan kaçındığı belirtiliyor.
SGK’nın yıllar önce uyguladığı borçlu işverenleri kamuoyuna açıklama politikasından vazgeçtiği ve özellikle CHP’li belediyelerin borçlarını duyurmaktan kaçındığı öne sürülüyor. Bu durum, SGK’nın yönetmelik gerekliliklerinden uzaklaştığı eleştirilerini beraberinde getiriyor.
CHP’li belediyelerin üzerindeki borç yüküne dikkat çeken Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, 100 belediyenin eski yönetimlerinden yaklaşık 30 milyar lira borç devraldığını aktardı. Kınık Belediyesi örneğinde görüldüğü gibi, borç yapılandırmaları gerçekleşse de ödemelerin yapılmadığı ve bu durumun yeni başkanları zor durumda bıraktığı belirtiliyor.
Belediyelere gönderilen haciz tebligatlarıyla borç ödeme süreci başlatılıyor. Ancak belediyelerin gelirlerinin azalması ve SGK primlerinin artması nedeniyle borç ödemeleri zorlaşıyor. Belediye başkanları, borçlarını ödeyemeyecek durumda ise mal bildiriminde bulunabilecekleri bildiriliyor.
Önceki dönemden kaynaklanan borçları ödemeyen belediyeler, bina ve arsa satışı gibi çözümler araştırıyor. Ancak borçların aşırı yükselmesi ve faizlerin devreye girmesi belediyeleri zor durumda bırakıyor. Belediyeler, borçlarının yapılandırılmasını ve faizlerin silinmesini talep ediyor.
Tüm bu süreçlerin sonucunda belediyelerin cezalandırılmasının halkı olumsuz etkileyeceği belirtiliyor. Devletin birçok kurumunun borç içinde olduğu ve bu durumun sadece siyasi bir malzeme olarak kullanılmaması gerektiği vurgulanıyor. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gerektiği ancak borç yükü altında kalan belediyelerin işlevini yerine getiremeyeceği de ifade ediliyor.