Çoklu krizlerin sigorta sektörü üzerindeki etkilerini derinlemesine inceleyen IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği’nin Genel Müdür Yardımcısı Doğan Zorlu, bu karmaşık ortamın sadece bir tehdit değil, aynı zamanda inovasyon için de eşsiz fırsatlar sunduğunu belirtiyor. Bugün, sigorta sektörünün önceliklerinin çoklu kriz durumları ile şekillendiği gözlemleniyor. Çoklu kriz, birbirine bağlı birçok sorunun aynı anda ortaya çıkması ve bu durumun potansiyel olarak beklenmedik kaoslara yol açması anlamına geliyor.
Günümüzde çoklu krizlerin temel örnekleri arasında iklim değişikliği, jeopolitik gerilimler, pandemiler, siber saldırılar ve yapay zekâ kaynaklı teknolojik riskler sayılabilir. Zorlu, “Bu krizler, ekonomik sistemleri, iş dünyasını ve küresel sigorta sektörünü derin bir biçimde etkilemektedir. Artık sigorta sektörü, bu krizlerin birbiriyle etkileşimini analiz etmek ve risk modellemelerinde bu dinamikleri dikkate almak zorundadır.” şeklinde konuşarak, geleneksel risk yönetimi yaklaşımlarının bu karmaşık tehditlerle başa çıkmada yetersiz kaldığını ifade ediyor.
İklim Değişikliği ve Salgın Hastalıklar
Zorlu, çoklu kriz ortamının sigorta sektörü için sadece bir tehdit değil, aynı zamanda inovasyona götüren bir fırsat sunduğunu vurguluyor. Krizlerin çeşitliliği ve yoğunluğunun artışı, sigorta sektörünü daha proaktif stratejiler geliştirmeye zorlamakta. Bu stratejiler arasında, parametrik sigorta ürünleri gibi yenilikçi çözümler ile yapay zekâ destekli risk analizleri yer alıyor. Çoklu krizler, sigorta sektörünün geleneksel anlayışın ötesine geçme gerekliliğini açıkça ortaya koymaktadır.”
Zorlu, pandemilerin ve salgın hastalıkların sigorta sektörü için kalıcı risk faktörleri haline geldiğini belirtiyor ve bu tür durumlar için daha yenilikçi çözümler geliştirilmesinin elzem olduğunu vurguluyor. Bu noktada, iklim değişikliğinin salgın hastalıklarla olan bağlantısının önemine dikkat çekiyor. İklim değişikliği, yeni hastalıkların ortaya çıkmasına ve mevcut hastalıkların yayılma hızının artmasına neden olabilir. European Environment Agency (EEA) tarafından hazırlanan ‘Transformative Resilience’ raporu, iklim değişikliği ile salgın hastalıkların ilişkisini ortaya koyarak sigorta sektörünün bu krizlerle başa çıkmak için daha dayanıklı ve sürdürülebilir çözümler geliştirmesi gerektiğini ifadeliyor.
Jeopolitik Gerilimler ve Enerji Tedarik Zincirleri
Jeopolitik risklerin, günümüz iş dünyası içinde karşımıza çıkan en karmaşık tehditler arasında yer aldığını ifade eden Doğan Zorlu, Rusya-Ukrayna savaşı, Ortadoğu’daki saldırgan tutumlar, ticaret savaşları ve enerji krizlerinin yalnızca belirli bölgeleri değil, küresel ticaret ve tedarik zincirlerini de olumsuz yönde etkilemenin kaçınılmaz olduğunu belirtiyor.
Bu jeopolitik gerilimler, sigorta sektörü için yeni risk modellemelerinin geliştirilmesi gerekliliğini doğurmakta. Sigorta şirketlerinin sadece standart poliçeler sunmaktan öte, müşterilerine jeopolitik risklere karşı nasıl daha dayanıklı olabilecekleri konusunda stratejik danışmanlık hizmetleri sunmaları bekleniyor. Jeopolitik risklerin enerji tedarik zincirlerine etkisi, özellikle politik risk sigortalarının ve iş sürekliliği planlarının önemini artırırken, kapsamlı analizlerin gerçekleştirilmesi ve esnek çözümlerin geliştirilmesi, sigorta şirketleri için kritik bir öncelik haline geliyor.
İklim değişikliği açısından sigorta sektörünün geliştirdiği en önemli çözümlerden biri, geleneksel sigortacılığa alternatif sunan parametrik sigorta olarak öne çıkmakta. Bu tür sigorta, belirli doğal olayların meydana gelmesi durumunda, hasar tespitine gerek kalmadan tazminat ödenmesini sağlıyor. Böylece, afet sonrası toparlanma süreçlerini hızlandır