Son dönemde medya organları arasında öne çıkan SÖZCÜ, bağımsız gazetecilik anlayışıyla dikkat çekiyor. Gazete, arkasında kamu kurumları, müteahhitler veya ihale zenginleri gibi yapılar olmadan, yalnızca okurlarının desteğiyle varlığını sürdürüyor. Bu bağlamda, SÖZCÜ ailesi, halkın doğru, özgür ve özgün haber alma hakkını savunarak, okurlarına teşekkür ediyor. Her geçen gün daha fazla kişi, SÖZCÜ’yü alarak bu bağımsız haberciliğe destek veriyor, böylece gazete Türkiye’nin açık ara en çok satan gazetesi halini alıyor. Okurlar, “Haber alma kaynağımızın sürekli takipçisi olacağız” diyerek gazeteye olan bağlılıklarını ifade ediyorlar.
SÖZCÜ, okurlarının duygularına hitap eden bir platform oluşturuyor. Örneğin, kuyumcu Kenan Örnek, 10 yıldan fazla süredir SÖZCÜ gazetesi alıyor ve yapılan haksızlıklara karşı durduğunu belirtiyor. Ona göre, gazete tam da aklından geçeni yazıyor, bu nedenle çevresindeki insanlar da SÖZCÜ’nü okumayı tercih ediyor. Bu örnek, SÖZCÜ’nün okurlarına nasıl bir değer sunduğunun en iyi göstergelerinden biri.
Bir diğer okur ise 20 yıllık esnaf Mine Sarı. O, hem SÖZCÜ hem de KORKUSUZ gazetelerini çıktığı günden beri takip ettiğini ve SÖZCÜ televizyonundan haberleri izlediğini ifade ediyor. Mine Sarı için bu gazete, kendi görüşlerini yansıtan temel kaynağa dönüşmüş. Bu, SÖZCÜ’nün nasıl bir bağ kurduğuna dair önemli bir örnek teşkil ediyor.
Fotoğrafçı Gökhan Arıkan da SÖZCÜ’nün sadık okurlarından bir diğeri. Gökhan, gazete alımının yanı sıra internetten yazarları da takip ettiğini belirtiyor. Bu durum, SÖZCÜ’nün yalnızca basılı versiyonunun değil, aynı zamanda dijital içeriklerinin de büyük bir ilgiyle karşılandığını gösteriyor. Böylece hem geleneksel hem de yeni medya kanallarında SÖZCÜ’nün izlenme oranları yüksek kalmaya devam ediyor.
45 yıllık esnaf Ali Rıza Uncu ise SÖZCÜ’yü internetten takip ettiğini ve abonelik hizmetine kaydolduğunu açıklıyor. Onun için gazeteye her zaman halka verilmesi gereken haberleri aktardığı ve gerçekleri yazdığı için ayrı bir değer biçiyor. Ali Rıza Uncu’nun Yılmaz Özdil’in geri dönmesi konusundaki memnuniyeti de dikkat çekiyor. Yazarların gazetedeki yerinin, daha fazla okur çekebileceği gerçeği de göz önünde bulundurulmalı.
Mağazacı Melek Aktaş için de SÖZCÜ, gününün başlangıcını ifade ediyor. O, gazeteyi alarak güne başlamayı alışkanlık haline getirmiş. Melek, SÖZCÜ’nün doğruları yazması nedeniyle sürekli takipçisi olduğunu ve RTÜK’ün televizyona verdiği cezadan sonra daha da bağlılık hissettiğini belirtiyor. Bu durum, gazetenin okurlarında yarattığı bağı, halkın gündemiyle nasıl bir bütünlük sağladığını ortaya koyuyor.
Özet olarak, SÖZCÜ gazetesinin okurlarıyla kurduğu bağ, bağımsız gazeteciliğin ve halkın haber alma haklarının korunmasında büyük bir rol oynuyor. Her bir okuyucu, gazetenin sunduğu içeriğin kendilerine hitap ettiğini ve gerçekleri anlattığını düşünüyor. Böylece SÖZCÜ, sadece bir gazete olmanın ötesinde, bir toplumsal bilinç oluşturma aracına dönüşüyor. Okurların gazete ile olan ilişkisi, zaman içerisinde daha da derinleşiyor, daha fazla insanın bu bağımsız ve özgür haberciliğe destek vermesi sağlanıyor.
