Stellantis, 2025 yılı ilk çeyreğine ait satış rakamlarını duyurdu. Şirket, ocak ile mart ayları arasında gerçekleştirdiği satışlarda önemli bir düşüş yaşandığını bildirdi.
Yıllık bazda değerlendirildiğinde, Stellantis’in araç satışlarının geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 9 oranında azaldığı ve toplamda 1,2 milyon adete gerilediği belirtiliyor. Bu düşüş, şirketin global bazda karşılaştığı zorluklara dikkat çekiyor.
Şirketin Avrupa dışında en önemli pazarı olan Kuzey Amerika’daki satışlar ise daha çarpıcı bir gözle görülüyor. Bu bölgedeki araç satışlarının geçen yılın ilk çeyreğine göre yüzde 20 oranında düştüğü ve 325 bin adede indiği kaydedildi. Stellantis, bu satışlardaki azalmayı, uzun bir tatil sezonunun üretimi yavaşlatan bir faktör olarak değerlendirdi.
Ayrıca, şirket tarafından yapılan açıklamada, mart ayında Kuzey Amerika’daki müşteri siparişlerinin Temmuz 2023’ten bu yana en iyi seviyeye ulaştığına dair bir bilgi de paylaşıldı. Bu durum, şirkete gelecekteki satışlarıyla ilgili umut verici bir sinyal olarak değerlendirilebilir.
Avrupa, Stellantis’in en büyük pazarı olma özelliğini sürdürüyor. Ancak, bu bölgede de araç teslimatlarının yüzde 8 oranında azalarak 568 bine düştüğü vurgulandı. Bu durum, Avrupa otomotiv pazarında genel olarak yaşanan yavaşlama ile de ilişkilendirilebilir.
Bunun yanı sıra, şirketin Asya-Pasifik bölgesindeki satışları da bir başka olumsuz gelişme olarak öne çıktı. Çin, Hindistan ve Asya Pasifik regionlarında satışların benzer bir dönemde yüzde 20 oranında düştüğü kaydedildi. Ancak, Güney Amerika pazarında ise farklı bir tablo görmek mümkün. Bu bölgede, Stellantis’in satışları yüzde 19 oranında bir artış kaydetti ve bu durum, şirket için önemli bir pozitif gelişme oldu.
Özetle, Stellantis’in 2025 yılı ilk çeyrek satış rakamları, firmanın en büyük pazarı olan Avrupa’da ve Kuzey Amerika’da yaşanan ciddi satış düşüşleri ile belirginleşti. Ancak Güney Amerika gibi bazı bölgelerdeki artışlar, şirketin global stratejileri açısından umut vaat eden fırsatlar sunmaktadır. Gelecek dönemlerde, şirketin bu olumsuz etkileri bertaraf etmek adına nasıl bir strateji takip edeceği, otomotiv sektöründeki genel trendler açısından önemli bir belirleyici olacak gibi görünüyor.