Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, resmi Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Uluslararası hukuku ve normları hiçe sayarak Gazze’de 40 binden fazla sivili, çocuk ve kadın ayrımı yapmaksızın katleden, dünyanın gözü önünde soykırım işleyen, bulunduğu bölgede ve ötesinde işgal, katliam ve devlet teröründen başka bir şey getirmeyen eli kanlı İsrail yönetiminin ülkemizi ve BM’yi hedef alması bizim açımızdan bir sürpriz teşkil etmiyor.” ifadesine yer verdi. Paylaşımda, bölgesel barışın önündeki en büyük engel olarak İsrail Başbakanı Netanyahu ve savaş kabinesi gösterildi.
Bakanlığın paylaşımında, İsrail’in Filistin, Lübnan ve Suriye’de uyguladığı “devlet terörü” ve uluslararası alanda maruz kaldığı izolasyonun, Netanyahu ve savaş kabinesinin acizliğinin bir göstergesi olduğu belirtildi. İsrail’in bölgedeki savaş politikaları ve terör eylemleri kınandı ve bölgesel barışın ancak bu politikaların sona ermesiyle mümkün olabileceği vurgulandı.
Ayrıca paylaşımda, İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz’ın Türkiye’ye yönelik yaptığı çirkin ithamların dikkate değer bulunmadığı ifade edildi. Netanyahu hükümetinin savaşı bölgeye yayarak siyasi ömrünü uzatmaya çalıştığı ve şahsi çıkarlar için seviyesiz saldırılara başvurduğu belirtildi. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı bu tür saldırıları ciddiye almadıklarını ve devlet adamlarının daha sorumlu bir dil kullanmaları gerektiğini savundu.
İsrail’in bölgedeki saldırgan politikalarına karşı Türkiye’nin insan hakları, adalet ve barış prensiplerinden taviz vermeyeceği ve uluslararası toplumu da İsrail’in işlediği suçlara karşı ses çıkarmaya davet ettiği belirtildi. Türkiye’nin İsrail’in Gazze’deki sivil katliamlarını kınaması, uluslararası toplumun bu konuda sessiz kalmaması gerektiği yönündeki çağrısıyla sona erdi.
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’nın sert dille eleştirdiği İsrail’in Gazze’deki sivil katliamları ve terör eylemleri, uluslararası alanda da geniş yankı uyandırdı. Türkiye, bölgedeki barışın sağlanması için İsrail’in saldırgan politikalarına son vermesi gerektiğini ve uluslararası toplumun da bu konuda sorumluluk alması gerektiğini vurguladı.
