Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesi üzerine yapılan sunumda laiklik tartışmaları önemli bir yer tuttu. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, laiklik konusundaki eleştirilere verdiği yanıtında, bazı milletvekillerinin kendisini durup dururken laiklik tartışmaları açmakla suçladığını belirtti. Tekin, “Durup dururken falan başlatmadım,” ifadesiyle durumu savunarak, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile laiklik arasında bir uyum olmadığını düşündüğünü ve bu hususta eleştirileri yanıtlamak istediğini dile getirdi.
Anayasa’nın 10. ve 40. maddelerinde yapılan değişikliklerle ilgili olarak 411 milletvekilinin onayının alındığını hatırlatan Bakan Tekin, kılık kıyafet nedeniyle hiç kimsenin yükseköğretim ve eğitim hakkından alıkonulamayacağına dair bir düzenleme yapıldığını vurguladı. Bu noktada Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekillerinin Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuruda bulunduğunu belirtti. Tekin, CHP milletvekillerinin 2008 yılında AYM’ye yaptıkları başvurudaki ifadeleri hala onaylayıp onaylamadıklarını sorguladı.
Tekin, CHP’nin, başörtülü öğrencilerin yükseköğretim kurumlarında eğitim almasına izin verilirse araştırma görevlileri ve öğretim üyelerinin de başörtüsüyle derse girmek isteyebileceklerini belirttiği eleştiriyi yineledi. Bu noktada, “Eğer sizin laiklik anlayışınız buysa, sizinle aynı yerde değilim,” diyerek kendi görüşünü net bir şekilde ifade etti. Kamusal hayatta başörtüsüyle yer almak ve eğitim-öğretime katılmanın Anayasa’ya aykırı olup olmadığını yeniden gözden geçirmek gerektiğini vurguladı.
Ayrıca, bazı eleştirilerin “Başörtüsüyle eğitim-öğretime katılma durumunun Anayasa’nın ikinci maddesindeki laiklik ilkesini zedeleyeceği” yönündeki ifadelerini eleştirerek, “Bu, önemsiz bir teferruat,” olarak nitelendirildiğini hatırlattı. Bu ifadeyi daha önce kimin kullandığını sorguladı ve yasakçı zihniyetin Türkiye’den kaldırılması gerektiğini savundu. Tekin, toplumda başörtüsü ile ilgili var olan tartışmaların temelinde, geçmişteki yasakların ve kısıtlamaların yattığını öne sürdü.
Sonuç olarak, TBMM Genel Kurulu’nda yaşanan bu tartışmalar, eğitim sistemine dair laiklik ilkesi ve kılık kıyafet özgürlüğü üzerine yoğunlaşmış durumda. Bütün bu tartışmalar, Türkiye’nin geçmişteki yasakçı zihniyetlerden kurtulma çabasının ve eğitimdeki laiklik anlayışının yeniden sorgulanmasının bir parçası olarak değerlendiriliyor. Ayrıca, bu durum, TBMM’de iktidar ile muhalefet arasında süregelen çekişmelerin sosyo-kültürel boyutunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
