“`html

Küresel Piyasalarda Karışık Seyir ve Türkiye Merkez Bankası’nın Faiz Kararı

Küresel piyasalarda geçen hafta, ticaret savaşlarının etkileri nedeniyle karışık bir seyir yaşandı. Gelecek hafta ise dikkatler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) açıklayacağı faiz kararına çevrildi. ABD’nin korumacı ticaret politikaları ve özellikle Başkan Donald Trump’ın attığı adımlar, piyasalarda belirsizlikleri artırmaya devam ediyor.

ABD tarafında tıpkı diğer ülkeler gibi, birçok ülke ABD’yle ticaret müzakerelerine başlamayı planlıyor. Bu durum, pay piyasalarında risk algısını biraz azaltmayı başardı. Trump, Truth Social sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamalarda, dünya genelinde 75’ten fazla ülkenin kendileriyle ticaret konularında iletişim kurduğunu ifade etti. Bu ülkelerin ABD’ye karşı herhangi bir misilleme yapmadığını vurgulayarak, ek tarifelerin 90 gün süreyle askıya alındığını ve bu süre zarfında yüzde 10’luk temel tarife oranının uygulanacağını duyurdu.

Özellikle sonuçları itibariyle dikkat çeken bir ayrıntı, Trump’ın Çin’e yönelik tarifeleri yüzde 125’e çıkardığını açıklamasıydı. Böylelikle Çin’e uygulanan toplam tarife oranı, fentanil krizi dolayısıyla uygulananlar dahil olmak üzere yüzde 145 seviyesine ulaştı. Dolayısıyla, ABD ile Çin arasındaki ticaret gerginliği artarak devam ediyor. Trump, kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamalarda, Çin’in ABD’den uzun süre yararlandığını iddia ederek, bu ülke ile bir anlaşmaya varmayı dilediğini belirtti. Ancak, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile bir görüşme yapıp yapmayacağı konusunda net bir yanıt vermekten kaçındı.

Makroekonomik verilere baktığımızda, ABD’nin tarife hamlelerinin enflasyonist baskıları artırabileceği yönünde endişeler sürse de, ABD’de açıklanan veriler, enflasyonun azalmakta olduğunu gösterdi. Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), mart ayında aylık bazda yüzde 0,1 azalarak, yıllık bazda ise yüzde 2,4 ile beklentilerin altında kaldı. Bu durum, Mayıs 2020’den bu yana ilk kez aylık bazda bir düşüş yaşandığını gösterdi. Çekirdek TÜFE ise, enerji ve gıda fiyatlarını içermeden yapılan hesaplamalarda, yıllık yüzde 2,8 ile beklentilerin altında kaldı.

Geçen hafta açıklanan bir başka veri ise Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) oldu. ÜFE, mart ayında beklenmedik bir şekilde aylık bazda yüzde 0,4 oranında bir azalma kaydetti. Ek olarak, ABD federal hükümetinin bütçe açığı da mart ayı itibarıyla geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 32 oranında düşerek 161 milyar dolar seviyesine geriledi. Federal Rezerv’in (Fed) geçtiğimiz haftadaki toplantısının tutanakları da piyasalar tarafından dikkatle takip edildi. Tutanaklarda, istihdam ve ekonomik büyümeye yönelik aşağı yönlü risklerin mevcut olduğu, enflasyona yönelik ise yukarı yönlü risklerin arttığı vurgulandı.

ABD Endekslerinde Karışık Seyir

New York borsasında geçen hafta, dalgalı bir seyir dikkat çekti. Haftanın sonuna ulaşırken S&P 500 endeksi yüzde 5,70, Nasdaq endeksi yüzde 7,29 ve Dow Jones endeksi yüzde 4,95 değer kazandı. Tahvil piyasalarında da satıcılı bir atmosfer yaşanırken, 10 yıllık tahvil faizinin yaklaşık 47 baz puan artarak yüzde 4,47 seviyesine yükseldiği gözlemlendi. Analistler, Çin ve Hong Kong’un handeki yüksek miktarda ABD tahvili sahipliğini, tahvil faizlerindeki hareketlilik ile ilişkilendirdi.

Altın fiyatları, güvenli liman arayışları ile birlikte 3 bin 245 dolara kadar çıkarak rekor tazelemeyi başardı ve haftayı yüzde 6,7 değer artışı ile 3 bin 240 dolardan kapadı. Dolar endeksi ise haftalık bazda yüzde 2,8