ÇİĞDEM YILMAZ- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) psikoloji bölümü okuyan 21 yaşındaki İ.F., Nisan ayında iddiaya göre beş kişinin cinsel saldırısına uğradı. İ.F.’nin şikayetinin ardından zanlılar tutuklandı. Ancak İ.F., tutuklu kişilerin ailelerinden ölüm tehditleri aldığını öne sürerek kamuoyuna yardım çağrısında bulundu.
İ.F., Milliyet gazetesine verdiği röportajda yaşadığı durumla ilgili önemli bilgiler paylaştı. İddialarına göre, cinsel saldırının ardından hemen şikayette bulundu ve bu süreçte zanlıları tutuklattı. Dava süreci hâlâ devam etmekte. Ancak tutuklanan şahısların aileleri, İ.F. ve ailesine yönelik ciddi tehditler savurdu. Ailelerinin aracı, zanlıların yakınları tarafından kundaklandığını ifade eden İ.F., kardeşinin de ölümle tehdit edildiğini belirtti.
İ.F., yaşadığı tehdit sürecinin boyutunu gözler önüne sererek, “İran ve Almanya hatlarından defalarca tehdit mesajı aldım. Annem, takip edilip fotoğrafları çekildi; üzerimizdeki bu tehdidin somut bir kanıtı olarak ‘Bakın sizi takip ediyoruz’ dediler. Ölüm tehditleri alıyorum ve bu durumu bir an önce sona erdirmek istiyorum. Ben ölmeyi istemiyorum,” dedi. Tüm bu tehditler üzerine defalarca yetkililere başvuruda bulunduğunu, fakat herhangi bir tedbir alınmadığını ifade etti.
Bu süreçte hem kendi hayatından hem de ailesinin can güvenliğinden endişe duyduğunu belirtti. İ.F., tehditlerin, şikayetinden vazgeçmesi için yapıldığını düşündüğünü aktararak, “Yetkililer sesimi duysun, aileme ve bana bir şey olmasın. Yaşadığım bu olay yüzünden okulumu bırakmak zorunda kaldım,” diyerek, durumunun ciddiyetine dikkat çekti.
Bu olay, ülkede kadına yönelik şiddet, cinsel saldırılar ve tehditlerin gündeme gelmesine neden oldu. İ.F.’nin yaşadığı bu trajik olay, toplumda büyük bir yankı uyandırdı. Kadınların yaşadığı bu tür şiddet olaylarına karşı daha etkin tedbirlerin alınması gerekliliği konusunda kamuoyunda artan bir talep bulunuyor. İ.F. gibi birçok kadının cinsiyet temelli şiddet kurbanı olabileceği gerçeği, bu tür olayların üzerinin örtülmemesi gerektiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Zanlıların tutuklandığı süreçte verilen hapis cezasının arkasında güçlü bir destek bulamayan mağdurlar, kendi can güvenliklerini sağlamak için mücadele vermek zorunda kalmalarının ne denli zor bir durum olduğunu vurguluyor. Herhangi bir etkinin alınmadığı durumda, kadınların yaşadığı bu tür olayların çoğunlukla cezasız kalması durumu, toplumsal bir sorun haline dönüşecektir. İ.F. ve onun gibi diğer mağdurlar için, yaşanan olayların üstesinden gelinmesi; yasalar, eğitim ve toplum bilinciyle mümkündür.