Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesindeki Devlet Tiyatroları, bilet fiyatlarına yapılan zamlar ile dikkatleri üzerine çekti. Türkiye’nin içinde bulunduğu yüksek enflasyon ve döviz kurlarındaki dalgalanma, vatandaşın yaşam standartlarını her geçen gün zorlamaya devam ediyor. Temel ihtiyaç maddelerinden barınmaya, ulaşımdan eğlence sektörüne kadar bir dizi kalem, artan fiyatlardan etkileniyor. En son gerçekleşen zam dalgası ise tiyatro biletlerine sıçradı ve bu durum, sanatseverleri endişelendirdi.
ENFLASYONUN ÜSTÜNDE ZAM
2024 yılının sonunda, Türkiye’de enflasyon oranı yüzde 44 olarak açıklanmıştı. Yüksek enflasyona rağmen, 2025 yılı için asgari ücrete sadece yüzde 30 oranında bir artış yapılmasına karar verilmesi ise büyük tartışmalara yol açtı. Ayrıca, Mart 2025 itibarıyla enflasyon oranı yüzde 38 civarında gerçekleşti. Ancak, bu durum Devlet Tiyatroları’nın bilet fiyatlarına yapılan zamları etkilemedi. 2 Nisan 2025 itibarıyla, Devlet Tiyatroları, sahneleyeceği oyunların biletlerini zamlı fiyatlarla satışa sunmaya başladı.
Devlet Tiyatroları’nın Genel Müdürü olan Tamer Karadağlı, uyguladığı zam politikası ile dikkat çekti. Bilet fiyatlarını farklı kategorilere ayırarak, zam oranlarını enflasyon oranının çok üzerinde belirledi. Düşük zam oranı yüzde 71 olarak açıklanırken, en yüksek zam oranının ise yüzde 371 olarak belirlendiği görüldü. Bu belirtilen oranlar, sanatseverlerin cep sağlığını gözetmeksizin tasarlandı.
Gelen zamlardan sonra birinci kategori tam bilet fiyatları 115 TL’den 450 TL’ye yükselirken, indirimli bilet fiyatı ise 70 TL’den 330 TL’ye kadar yükseldi. Böylece, ortalama zam oranı yüzde 300 seviyelerine ulaştı. Bu büyük artış, hem sanat heyecanını törpüledi hem de toplumun geniş kesimlerini düşündürttü.
Bilet fiyatlarındaki bu büyük artışın ardından Devlet Tiyatrosu Sanatçıları Derneği (DETİS) konuya ilişkin kamuoyuna bir açıklama yaptı. Yapılan açıklamada, herhangi bir sanat kurumunun kar-zarar mantığı ile değerlendirilmesinin yanlış olduğu vurgulandı. “Sanat kurumları kar-zarar mantığıyla değerlendirilemez. Devlet tiyatrosunun bilet gelirleri, kurumun bütçesine değil, genel bütçeye aktarılmaktadır. O halde, bütçenin belini doğrultacağız diye, halkın belini bükmenin bir mantığı var mıdır?” ifadelerine yer verildi.
DETİS, tiyatro bilet fiyatlarının bu kadar yüksek olmasının, sanatseverler arasında büyük bir düşüşe yol açabileceğine dikkat çekti. “Düşecek seyirci sayısını bahane ederek, Devlet Tiyatrosu’nun varlığı hakkında daha başka planlar mı düşünülmektedir?” sorusu, yönetim kurulu tarafından dile getirilen önemli bir endişeyi yansıtıyordu. Sanatın bir toplumun en önemli kültürel ve sosyal yapı taşı olduğunu hatırlatan dernek, bu uygulamaların toplum üzerindeki olumsuz etkilerine vurgu yaptı.
Tüm bu gelişmeler, Devlet Tiyatroları’nın geleceği ve halkla olan ilişkileri açısından kritik bir önem taşımaktadır. Sanatın geniş kitlelere ulaşabilmesi için bilet fiyatlarının, ortalama gelir seviyelerine uygun olması gerektiği savunulmaktadır. Hiç şüphesiz, sanatçılar ve tiyatro seyircisi arasında bir köprü kurmak, devletin sosyal sorumluluklarının bir parçasıdır.
Türkiye genelinde sanat etkinliklerine olan ilginin artacağı umuduyla, Devlet Tiyatroları’nın sunduğu hizmetlerin daha erişilebilir hale gelmesi gerektiği düşünülüyor. Bilhassa, genç neslin tiyatro ile tanışarak sanata daha fazla
