2022 yılında beyin kanaması sonucu hayatını kaybeden O.G., geride iki çocuk ve torunlarıyla dolu bir aile bıraktı. O.G’nin eşi H.G. ve oğlu M.G., yaşadıkları bu acı kaybın yanı sıra, kazandıkları torunları B.G. ve H.G. ile de daha yakın bir ilişki kurma isteği içindeydi. Torunlarıyla kurdukları bu bağı güçlendirmek, onlara olan sevgilerini ve özlemlerini hissettirmek amacıyla H.G. ve M.G., gelinleri R.G.’ye karşı harekete geçmek zorunda kaldılar.
H.G. ve M.G, 30 Aralık 2022’de R.G.’ye karşı “çocukla kişisel ilişki kurulması” davası açtı. Avukatları Gülben Elhakan aracılığıyla yapılan başvuruda, R.G.’nin torunlarının kendilerine gösterilmediği gerekçesiyle dava sürecine girildi. R.G., avukatı aracılığıyla sunmuş olduğu dilekçesinde, çocuklarla kişisel ilişkilerin psikolojik dünyalarında travma yaratabilecek durumların göz önünde bulundurulmasını talep etti. Ayrıca, kişisel ilişki kurulması yönündeki kararın kaldırılmasını veya eğer mahkeme aksi kanaatteyse, kişisel ilişkinin yatılı olmadan yapılmasını istedi.
Diyarbakır 3. Aile Mahkemesi’nde gerçekleştirilen duruşmada, tanıkların ifadeleri de dinlendi. Mahkeme, 20 Eylül 2024 tarihinde davacı H.G. ve M.G.’nin torunları B.G. ve H.G. ile 2 ayda bir belirli saat aralığında görüşebilmesine, Ramazan Bayramı’nın 1. günü ve Kurban Bayramı’nın 3. günü özel koşullarda yatılı kalabilmesine karar verdi. Bu karar, çocukların duygusal tepkileri, gelişimleri ve aile dinamikleri dikkate alınarak verilmişti.
Mahkeme kararının temel gerekçeleri arasında, tanıkların çocukların duygusal tepkilerini yansıtan beyanları ve ailelerin aynı şehirde ikamet etmeleri gibi faktörler yer alıyordu. Ayrıca, çocuklarla kurulacak kişisel ilişkinin onların fiziksel ve psikolojik gelişimleri üzerinde olumsuz bir etki yaratmayacağına hükmedildi. Bu karar, çocukların yüksek menfaatleri ve ebeveyn-çocuk ilişkisinin sağlıklı bir şekilde gelişmesi açısından önemli bir adım olarak nitelendirildi.
Bununla birlikte, büyükanne H.G. ve büyükbaba M.G., mahkeme kararı doğrultusunda torunlarıyla görüşme yapmalarına engel olduğu gerekçesiyle gelinleri R.G. hakkında şikayetçi oldular. Avukat Gülben Elhakan, R.G.’nin mahkemenin “kişisel ilişki kurulması” kararına uymayarak çocukları sadece 2.5 yıl içinde 3 kez, de adli destek birimi ve kolluk kuvvetlerinin müdahalesi ile teslim ettiğini iddia etti.
Diyarbakır 5. Aile Mahkemesi, R.G. hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 41/1 maddesi gereğince disiplin cezası vererek, R.G.’yi 3 gün hapis cezasına çarptırdı. Bu karar, mahkemenin önceki kararlarını ihlal ettiği ve çocuk teslimi ile kişisel ilişki kurulmasına ilişkin ilam ve tedbirlere uymadığı gerekçesiyle verildi. Ayrıca mahkeme, kesin olan bu hapis cezasının, şikayetten vazgeçme veya çocuğun hak sahibine teslim edilmesi durumunda düşeceğine de hükmetti.
Avukat Gülben Elhakan, yaptığı açıklamalarda “çocukla kişisel ilişki kurulmasının velayet hakkından bağımsız bir hak olduğuna” dikkat çekti. Bu bağlamda, büyükanne ve büyükbaba gibi üçüncü kişilerin de ancak çocuğun üstün yararları doğrultusunda belirli koşullarda çocukla kişisel ilişki kurma haklarına sahip olduklarını ifade etti. Elhakan, Medeni Kanun’un 325. maddesinin, olağanüstü hallerde diğer akrabalara da bu hakkın verildiğini belirtti.
Elhakan, müvekkillerinin yaşamış olduğu
