BirGün yazarı Berkant Gültekin, eski ABD Başkanı Donald Trump‘ın Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında kullandığı “Ben onu seviyorum, o da beni seviyor” sözlerini ele alıyor. Gültekin, Trump’ın bu ifadeleriyle Erdoğan’ı nasıl yönlendirip konumlandırabileceğini vurguladığını belirtmektedir. Yazar, Trump’ın Erdoğan hakkında “Sert ama akıllı bir adam” demesiyle, yüksek sesle konuşmuş olsa da, Erdoğan’ın reel politikayı ve Beyaz Saray’ın taleplerini anlayabilecek bir yapıda olduğunu ifade ettiğini öne sürüyor. “Siz bakmayın onun sert olduğuna; ne yapması gerektiğini anlar. Anlamazsa ben anlatmasını bilirim” diyerek, Trump’ın Erdoğan’a karşı olan yaklaşımını yorumluyor.
Trump, Netanyahu’ya “Makul olursanız sorununuzu çözerim” dedi, Erdoğan’ı övdü: Suriye’de kimsenin yapamadığını yaptı; çok şey atlattık, hiç sorun yaşamadık!
Gültekin, Trump’ın Erdoğan’a olan sevgisini gizlemediğini de vurguluyor. Önceki gün, Oval Ofis’te İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile birlikte kameraların karşısına geçen Trump, “Belki basın bana kızacak ama Erdoğan’ı seviyorum. O da beni seviyor. Hiçbir sorunumuz yok. Sert ama akıllı bir adam. 2 bin senedir kimsenin yapamadığını yaptı ve Suriye’yi ele geçirdi” şeklinde ifadelerde bulundu. Bu sözler, Trump’ın Erdoğan ile olan ilişkisini ve onun Suriye’deki hamlelerine verdiği desteği açıkça ortaya koymaktadır.
Trump, ayrıca kendisinin İsrail’in görebileceği “en iyi başkan” olduğunu iddia etti ve “Böyle olmak, benim için bir onurdur,” dedi. Yani Trump, hem Erdoğan ile olan ilişkisini öne çıkartmakta hem de kendi yönetimi altında İsrail’e destek veren bir lider kimliğine büründüğünü ifade etmektedir. Trump için, Erdoğan ile herhangi bir sorun yaşamadığını söylemesi, iki ülke arasındaki siyasetin geleceği açısından oldukça önemli bir noktadır.
Netanyahu ise, Trump ile birlikte Suriye’deki durumu değerlendirdiklerini belirtti. “Türkiye ile kötüleşen komşuluk ilişkilerimiz var. Suriye’nin, Türkiye de dahil olmak üzere hiç kimse tarafından İsrail’e saldırı için bir üs olarak kullanılmasını istemiyoruz.” diye konuşan Netanyahu, Türkiye ile ABD’nin harika ilişkileri olduğunu dile getirdi. Böylece, Trump ile Erdoğan arasındaki uyumun mevcut sorunların nasıl aşılabileceği konusunda bir fırsat yarattığını ifade etti.
Trump’ın Erdoğan’a yönelik duyduğu sevgi, devletler arası ilişkilerde ne anlama geldiğine dair birçok soruyu beraberinde getirir. Gültekin, Trump’ın diplomatik dilin dışında, doğrudan ve açık bir iletişim tarzı benimsediğini savunuyor. Bu tür doğrudan iletişim, diğer ülkelerin politik jabber’larından oldukça farklı görünmektedir. Trump, Dışişleri Bakanlığı ya da Pentagon sözcülerinin kullandığı, “Stratejik ortağımız Erdoğan ile aramızdaki müttefiklik hukukunu korumaya özen gösteriyoruz” gibi resmi ve soğuk ifadeler yerine, düşüncelerini açıkça söylemeyi tercih etmektedir. Bu durum, iki lider arasındaki sıcakkanlılığı ve dostluğu yansıtmaktadır.
Ancak, bu durum sadece bir tarz meselesi değil. Gültekin, Trump’ın ifadeleriyle Erdoğan’ı nasıl idare ettiğini ve istediği gibi konumlandırma çabasını ortaya koyduğunu savunuyor. Trump, Erdoğan’ın sert görünümünün altında ne kadar akıllı ve siyaset bilimi konusunda yetkin olduğunu belirtmektedir. Bu bakış açısıyla, Trump, Erdoğan’ı yönlendirmeye çalıştığını ve onun karar alma süreçlerini etkileme gücünü elinde tutması gerekti