Genç kadın, 28 yaşındaydı ve Melbourne’de yaşamaktaydı. Annesiyle birlikte yaşadığı evlerinde rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldı. Doktorlar ilk başta neyin yanlış olduğunu anlayamadılar ve sürekli kusma, ishal gibi belirtilerini geçemiyordu. Sonunda nadir bir durum olan ‘isotretinoin teratogenezis sendromu’ teşhisi konuldu. Bu sendrom, 100 binde sadece 1 görülen bir hastalıktı.
Genç kadın, bu hastalığın tüm belirtilerini gösteriyordu: cilt problemleri, sindirim sorunları, kemik erimesi. Hatta doktorlarına “Bir daha bir şey yiyemeyecek kadar hasta hissediyorum” diye ifade ediyordu. Ancak talihsiz durumunun bir çözümü olduğunu öğrendiğinde umutlandı. Isotretinoin teratogenezis sendromu olan kişilerin vücudu vitamin A’yı ememiyordu. Bu yüzden genç kadına direkt olarak vitamin A enjekte edilerek sağlığına kavuşması sağlandı.
Genç kadının durumu oldukça kötüydü ve sürekli hastanede yatması gerekiyordu. Ancak değerli bir arkadaşı, hastanede çalışan bir hemşire sayesinde durumunu öğrendi. Hemşire, genç kadının durumunu araştırdı ve nihayetinde doğru teşhisi koyarak tedavi edilmesini sağladı. Genç kadın, tedavi sürecinde olumlu bir ilerleme kaydetti ve sağlığına kavuştu.
O andan itibaren genç kadın, sağlıklı bir yaşam sürmeye başladı. Bir zamanlar her şeyden korkarak yemek yemekten çekinen genç kadın, şimdi hayatın tadını çıkarıyor. İyileştiği günden itibaren hayata daha olumlu bakan genç kadın, başından geçen bu talihsiz olaydan dersler çıkardı. Sağlığın ne kadar değerli olduğunu anladı ve artık daha bilinçli beslenmeye özen gösteriyor.
Genç kadın, yaşadığı bu zorlu sürecin bir kahramanı gibi hissediyor. Hemşiresi ve doktorlarına minnettarlığını her fırsatta dile getiriyor. Geçmişte her şeyin bittiğini düşünürken, şimdi hayatın güzelliklerini keşfetmenin mutluluğunu yaşıyor. Artık sağlığını korumak için gerekli önlemleri alarak daha dikkatli ve bilinçli bir şekilde yaşamını sürdürüyor. Bu deneyim sayesinde hayatı daha fazla takdir ettiğini söylüyor ve herkesin sağlığını önemsemesi gerektiğini vurguluyor.