Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2024 yılının son enflasyon verilerini açıkladı. Bu durum, emekli ve memur maaşları ile birlikte bedelli askerliğe, kıdem tazminatlarına ve kira zammına dair oranların netleşmesini sağladı. Sonuçlar, ekonomik göstergelerin ve halkın yaşam standartlarının belirlenmesinde önemli bir rol oynuyor.
TÜİK’in yayınladığı aylık enflasyon verileri, piyasalarda beklenen yüzde 1,61 oranının altında kalmış olup, yüzde 1,03 olarak kaydedilmiştir. Bu gerçekleşmeyle birlikte, yıllık enflasyon oranı da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) hedefi olan yüzde 44 düzeyine uygun bir biçimde, yüzde 44,38 olarak belirlenmiştir. Özellikle Ekim 2023 ile Aralık 2023 arasında kaydedilen bu oranlar, genel ekonomik ortam hakkında önemli ipuçları sunmaktadır.
Son altı aylık süreçte gerçekleşen enflasyon verileri, aynı zamanda memur ve emeklilerin alacakları zam oranlarını da etkilemiştir. Belirlenen altı aylık enflasyon oranı, yüzde 15,75 olarak kaydedilmiştir. Bu durum, memur ve emekli maaşlarında beklenen artışı belirleyici faktörlerden birini oluşturmakta, ekonomik planlamaları ve yaşam standartlarını doğrudan etkilemektedir.
EKONOMİSTLERİN DEĞERLENDİRMELERİ
Aylık enflasyon verilerinin piyasa beklentilerinin altında kalması, ekonomistlerin konuya dair değerlendirmelerini de gündeme getirmiştir. Prof. Hakan Kara, TÜİK ve İstanbul Ticaret Odası (İTO) arasındaki verilere dikkat çekerek, “TÜİK’in enflasyon ölçümü son dönemlerde belirgin bir normalleşme süreci geçiriyor, ancak İTO endeksiyle kıyaslandığında hala düşük kaldığı görülüyor,” şeklinde yorum yaptı.
İktisatçı Hayri Kozanoğlu ise memur ve emekli maaşlarındaki zam oranlarını eleştirerek, “Emeklilerin ve kamu çalışanlarının enflasyonun yüksek çıkmasını istediği iki önemli ay var: Haziran ve Aralık. Ancak bu aylarda da enflasyon oranları hep düşük çıkıyor. Bu bir tesadüf mü?” ifadelerini kullandı. Bu sözler, enflasyon verilerinin ne kadar tartışmalı ve eleştiriye açık olduğunu gösteriyor.
Öte yandan, Prof. Şenol Babuşcu, yıllık enflasyon hesaplamaları arasındaki makasın açık olduğuna dikkat çekti. “Yıllık enflasyonda hesaplanmalar arasında büyük farklar var; ENAG’ın hesapladığı enflasyon yüzde 88, İTO’nun hesaplaması ise yüzde 25 oranında TÜİK’in üzerinde,” dedi. Bu durum, Türkiye’deki enflasyon hesaplamalarının ne kadar karmaşık ve çok boyutlu olduğunu ortaya koyuyor.
Son olarak Ekonomist Emre Alkin, Merkez Bankası’nın yıl sonu hedeflerine yönelik dikkat çekerken, “12 ay içinde dört kez revize edilen enflasyon hedefinin tutması için epey bir çaba harcandığı açık,” açıklamasını yaptı. Bu durum, piyasa dinamikleri ve devlet politikaları arasındaki etkileşimin ne derece önemli olduğunu gözler önüne seriyor.
