Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), gerçek hayat pahalılığına dair şeffaf bir veri sunmadığı ve bu durumun milyonlarca emekli, memur ve işçinin düşük zam almasına neden olduğu eleştirileriyle gündeme geliyor. Son olarak, TÜİK’in mahkemeye gönderdiği 22 sayfalık savunma dilekçesinde, ürün fiyatlarını yayınladığını bildirmesi dikkat çekti. Ancak, TÜİK’in 2022 yılından bu yana madde sepetindeki mal ve ürün fiyatlarını kamuoyuyla paylaşmadığı ortaya çıktı. Yargıtay Onursal Üyesi Seyfettin Çilesiz, TÜİK’in enflasyon hesabında kullandığı fiyatların gizlendiğini ifade ederek bu nedenle kendisine dava açmıştı. Mahkeme de TÜİK’ten gerekli görülen belgeleri talep etmişti.
TÜİK, mahkemeye sunduğu belgelerde fiyatların yer aldığı materyali paylaşmadığı gibi, yayımladığına dair de gerçek dışı bir beyanda bulunmuştur. Dilekçede, “TÜFE (Tüketici Fiyat Endeksi) ortamında derlenen mal ve hizmetlerin aylık ortalama fiyatları ve madde ağırlıkları TÜİK internet sayfasında yayımlanmaktadır. Kullanıcıların yayınlanan ortalama fiyatlar ve madde ağırlıklarını kullanarak TÜFE’yi ufak sapmalarla hesaplamaları mümkündür. Bu doğrultuda, davacının hangi kapsamda bir fiyat verisinin eksikliğinden söz ettiği anlaşılamamıştır” açıklamasını yapmıştır. Ancak, bu beyanın gerçeği yansıtmadığı ve kamuoyuyla paylaşılması gereken verilerin gizlendiği iddiaları tartışma yarattı.
Tartışmalar Meclis’e Taşındı
Bu konudaki tartışmalar, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne de yansıdı. TÜİK’in bütçesinin görüşüldüğü Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, TÜİK Başkanı Erhan Çetinkaya’ya, “‘Sepetteki malların fiyatlarını neden gizliyorsunuz?’ dediğimizde ‘Eurostat da açıklamıyor’ diyorsunuz. Ama siz açıklıyordunuz. Neden vazgeçtiniz? Çünkü açıkladığınız rakamlarla haldeki fiyat ve pazardaki fiyat arasında makas açıldı” şeklinde eleştirilerde bulundu.
Bu durum, ekonomik verilerin güvenilirliği konusunda ciddi bir sorgulama başlattı. Ekonomi yönetiminin şeffaflık eksikliği, halkın refah düzeyini doğrudan etkileyen bir sorun olarak ön plana çıkıyor. Ekonomik istikrarın sağlanması için gereken verilerin doğru ve açık bir şekilde sunulması, vatandaşların güvenini kazanmak için önem taşıyor. Bu yönüyle, TÜİK’in bilgilendirme ve raporlama süreçleri tekrar gözden geçirilmeli, gerçek verilerle halkın bilgilendirilmesi sağlanmalıdır. Aksi takdirde, hem kamuoyunda hem de uluslararası alanda ciddi sorunlarla karşılaşılması kaçınılmaz olur.
Sonuç olarak, TÜİK’in enflasyon verileri ve fiyat hesaplamalarında şeffaflık olmaması, ekonomik tahminleri yanıltmakta ve bu durum, emekli, memur ve işçilerin maddi durumunu olumsuz etkilemektedir. Bu aşamada, kamuoyuna açıklanan verilerin doğruluğu ve geçerliliği kritik bir mesele olarak öne çıkmakta ve hem adalet hem de ekonomik denge açısından bu durumun düzeltilmesi gerekmektedir.
