Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan tahminlere göre, Türkiye nüfusu yaşlanıyor ve doğurganlık hızı düşüyor. Üç farklı senaryoya göre yapılan projeksiyonlar, Türkiye’nin gelecekte nüfusunun 77 milyonun altına düşebileceğini ve 2075 yılında her üç kişiden birinin yaşlı olacağını öngörüyor. Çalışma çağındaki nüfusun oranı ise 2100 yılında yüzde 55’e kadar düşebilir. Bu demografik değişim, Türkiye’nin gelecekteki demografik yapısı ve toplum yapısını önemli ölçüde etkileyebilir.
TÜİK tarafından üretilen nüfus projeksiyonları, doğum, ölüm ve göç verileri üzerinden çeşitli senaryolar kullanılarak yapıldı. Türkiye’deki doğurganlık hızı, 2001 yılında 2,38 iken 2023 yılında 1,51’e kadar geriledi. Bu düşüş nedeniyle nüfus projeksiyonlarında doğurganlık hızındaki değişimin etkileri hesaba katıldı. Türkiye’nin nüfusunun artması için kadın başına düşen çocuk sayısının en az 2,10 olması gerekiyor.
Ankara nüfusu, 2023 yılında 85 milyon 372 bin 377 kişi iken 2050 yılında 93 milyon 774 bin 618 kişiye ulaşabilir. Ancak, 2050’li yılların ortasından sonra nüfusta bir azalma bekleniyor ve 2100 yılında nüfusun 77 milyonun altına düşebileceği tahmin ediliyor. Farklı senaryolara göre Türkiye nüfusunun gelecekteki seyrini belirleyen doğurganlık göstergelerindeki düşüş devam ederse, nüfusun azalabileceği öngörülüyor.
Nüfus projeksiyonlarına göre, Türkiye’de doğurganlık hızındaki hızlı düşüş devam ederse 2044 yılında en yüksek nüfus büyüklüğüne ulaşılacak ve 2100 yılında nüfus 55 milyonun altına düşebilir. Doğurganlığı artırmaya yönelik alınacak tedbirlerin etkili olması durumunda ise 2056 yılında Türkiye’nin nüfusunun 100 milyonun üzerine çıkabileceği tahmin ediliyor.
Nüfus piramitlerine bakıldığında, genç ve çalışma çağındaki nüfusun azaldığı, yaşlı nüfusun ise arttığı görülüyor. Yaşlı nüfusun oranının yükselmesiyle birlikte, Türkiye’de çalışma çağındaki nüfusun oranının 2100 yılında yüzde 55’e düşebileceği ve demografik fırsat penceresinin kapanabileceği öngörülüyor. Bu demografik değişimler, Türkiye’nin gelecekteki sosyal ve ekonomik yapısını derinden etkileyebilir.