Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Dendias, Türkiye’nin Kıbrıs’ta işgalci olduğunu iddia ederek F-35 ile Ankara’ya inebileceklerini tehdit etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Miçotakis’ten Dendias’a haddini bildirmesini istedi. SÖZCÜ, Dandias’ın adalara gitmek ve gelmek için kullandığı belgeleri ortaya çıkardı. Kutlu Parti Güvenlik Politikaları ve Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, emekli kurmay albay Ümit Yalım, Kıbrıs’ta asıl işgalcinin Yunanistan olduğunu belirtti. Ege’deki Türk adalarının Yunanistan tarafından işgal edildiğini vurguladı.
Yalım, Zürih’te 11 Şubat 1959’da imzalanan İttifak Antlaşması’na göre Kıbrıs’ta 650 Türk askeri ve 950 Yunan askeri bulunması gerektiğini ancak Yunanistan’ın 1963-1974 yılları arasında 20 bin askerle Kıbrıs’ı işgal ettiğini belirtti. Ayrıca, Yunanistan’ın 2004’ten bu yana 20 Türk adası ve 2 Türk kayalığını işgal ettiğini hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Milli Savunma Bakanlığı’nın Dendias’a sert tepki vermesi gerektiğini ancak yetersiz kaldığını ifade etti.
Türkiye ile Yunanistan arasında yapılan İstikşafi Görüşmeler’in sonuçsuz kalması üzerine savunma bakanlıkları arasında Güven Artırıcı Önlemler Toplantıları yapılmaya başlandı. Ancak Yunanistan’ın Türk adalarını işgal etmesi göz önüne alındığında, bu toplantıların anlamsız olduğu vurgulandı. Yunanistan Savunma Bakanı Dendias’ın işgal edilen adalarımıza giderek bayrak gösterisi yapması ve meydan okuması endişe uyandırdı.
Dendias’ın Eşek, Bulamaç, Kalolimnoz ve Keçi adalarına yaptığı ziyaretlerde Yunan askerleriyle birlikte poz vermesi Türkiye’de tepkilere sebep oldu. Ümit Yalım, Yunanistan’ın bu hareketlerine karşı Türkiye’nin daha sert bir tutum sergilemesi gerektiğini savundu. ABD Dışişleri Bakanı Blinken’in Yunanistan’ın egemenlik hakkı olmayan adaları belirten haritası da konuya dair uluslararası destek sağladı.
Tüm bu gelişmeler, Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerilimi artırdı. Türkiye’nin Yunanistan’ın adalara yönelik işgalci politikalarına karşı daha kararlı bir tavır sergilemesi ve uluslararası toplumun bu konuda destek vermesi gerektiği vurgulandı. Sonuç olarak, Ege’deki gerginliğin artmasıyla bölgede istikrarsızlık riskinin yükseldiği belirtildi.
