Türkiye, 2021 yılının ilk iki ayında toplam 8 bin 255 adet “tam elektrikli” otomobil satışı gerçekleştirerek birçok Avrupa Birliği (AB) ülkesini geride bıraktı. Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği (ODMD) verilerine göre, ocak-şubat döneminde Türkiye’de benzinli otomobiller 97 bin 861 adetle birinci, hibrit otomobiller ise 21 bin 594 adetle ikinci sırada yer aldı. Dizel otomobil satışları 15 bin 910 adet, otogazlı otomobil satışları ise 1181 adet olarak gerçekleşti. Sadece elektrikle çalışan tam elektrikli otomobil satışları ise 8 bin 255’e ulaştı. Bu dönemde, aküyü şarj etmek için benzinli motor jeneratörle çalışan araçlar da dahil edildiğinde elektrikli otomobil satışı 9 bin 772’ye yükseldi.
Otomobil satışlarındaki artışı değerlendirdiğimizde, benzinli otomobillerde yüzde 49,3, dizel otomobillerde yüzde 0,5 ve otogazlı otomobillerde yüzde 43,3 artış yaşanırken, hibrit otomobillerde yüzde 113,8, tam elektrikli otomobillerde ise yüzde 329,5 artış kaydedildi. Türkiye’nin elektrikli otomobil satışlarındaki artış Avrupa otomobil pazarları ile karşılaştırıldığında oldukça yüksek bir seviyede devam ediyor.
Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği (ACEA) verilerine göre, AB ülkelerinde tam elektrikli otomobil satışı yıllık bazda yüzde 17,4 artarak 198 bin 850 adete ulaştı. Bu dönemde en fazla elektrikli otomobil satan ülke Almanya oldu ve 49 bin 953 adetlik satış rakamına ulaştı. Almanya’nın ardından Fransa, Belçika, Hollanda, ve İsveç sıralandı. Türkiye ise 8 bin 255 adetlik elektrikli otomobil satışı ile İtalya, İspanya, Avusturya, Danimarka ve Finlandiya gibi ülkeleri geride bırakarak AB’de 6’ncı sırada yer aldı.
Türkiye’nin elektrikli otomobil pazarında yaşanan bu başarılı ivme, ülkenin çevre dostu otomobillere olan geçişindeki kararlılığını ve potansiyelini göstermektedir. Elektrikli araçlar, sürdürülebilir ve çevre dostu bir ulaşım çözümü olarak öne çıkmakta ve Türkiye’nin bu alanda ilerlemesini ve teknolojiyi benimsemesini desteklemektedir. Gelecekte elektrikli otomobillerin Türkiye pazarında daha da yaygınlaşması ve tercih edilmesi beklenmektedir. Bu trendin devam etmesiyle Türkiye’nin Avrupa pazarlarında daha üst sıralara yükselmesi mümkün olabilir.
