“`html
Türkiye, Suriye’deki son durumu değerlendirdi ve açıklamalarda bulundu. Bakanlık kaynakları, Suriye’deki savunma kapasitesinin artırılması ve terörle mücadelede destek sağlamak amacıyla üs kurulmasına yönelik çalışmaların sürdüğünü aktardı. Türkiye’nin, Suriye’nin toprak bütünlüğü, güvenliği ve istikrarının sağlanmasına yönelik faaliyetlerin uluslararası hukuka uygun bir şekilde gerçekleştirildiğini vurguladı. Bu bağlamda, kaynaklar Türkiye’nin bu hedeflere ulaşmak için kararlı olduğunu ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) gittiği her yere barış ve istikrar getirdiğini ifade etti.
Bunların yanı sıra, İsrail’in Türkiye’yi haksız ithamlarla hedef gösterdiği belirtildi. Türkiye’nin resmi kaynakları, İsrail’in çatışmacı dış politika anlayışını eleştirerek, bu tür provokasyonların uluslararası kamuoyunda yanlış algılar yaratmaya yönelik olduğunu ve İsrail’in bu eylemlerini sürdüremeyeceğini ifade etti. Ayrıca, Türkiye ve İsrail arasında Suriye’de çatışmasızlık mekanizması kurulmasına yönelik çalışmaların başladığı duyuruldu.
Azerbaycan’da 9 Nisan 2025 tarihinde yapılan ilk teknik görüşme, çatışmasızlık mekanizmasının kurulması için atılan ilk adım olarak değerlendirildi. Devam eden çalışmalar konusunda Türkiye’nin Suriye’deki istikrarı sağlama kararlılığı bir kez daha vurgulanırken, şu ifadelere yer verildi: “İsrail’in kutsal mekânlardaki kışkırtıcı davranışları gerilimi tırmandırmaktadır. İsrail’in bölge ülkelerine yönelik saldırılarını durdurmaması bölgemizin istikrar ve barışına zarar vermektedir.”
Bu kapsamda, Türkiye, kendisine yönelik bir tehdit veya saldırı bulunmadığı hâlde yersiz ve temelsiz gerekçelerle Suriye’nin egemenlik ve toprak bütünlüğüne zarar vermeye, güvenlik ve istikrarını bozmaya yönelik provokasyon amaçlı saldırılara devam eden İsrail’in bu saldırılarına bir an önce son vermesi gerektiğini ifade etti.
Öte yandan, Millî Savunma Bakanlığı (MSB) Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Zeki Aktürk, son iki haftada Irak ve Suriye’nin kuzeyinde icra edilen terörle mücadele operasyonları ile 18 teröristin etkisiz hale getirildiği bilgisini paylaştı. Bu detay, Türkiye’nin ulusal güvenlik politikalarının ne denli etkin geliştiğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Libya’da ise, Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Saddam Hafter’in 4 Nisan 2025 tarihinde Türkiye’ye yaptığı ziyaret, Libya’da birlik ve istikrar hedefiyle atılan stratejik bir adım olarak değerlendirilmektedir. Türkiye, 2020 yılından bu yana Libya’da ateşkes ve siyasi süreçleri desteklemekte olup, Hafter’in ziyareti ile birlikte Libya’nın doğu ve batı olarak tanımlanan kesimlerinin bundan sonra “tek Libya” olarak tanınma sürecinin başlangıcı olarak değerlendirildiği kaynaklar tarafından ifade edildi.
Bu ziyaretin ardından Türkiye, Libya’daki istikrarsızlık ortamının sona ermesi adına önemli diplomatik adımlar atmaya devam edeceğini açıkladı. Türkiye’nin Libya’daki varlığı, sadece askeri destekle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda siyasi ve ekonomik işbirliklerini de kapsamaktadır. Bu tür adımlar, Türkiye’nin bölgedeki etkisini artırma ve stratejik ilişkilerini güçlendirme çabalarının bir parçası olarak değerlendirilmektedir. Türkiye’nin Libya politikası aynı zamanda, Akdeniz bölgesindeki deniz yollarının güvenliğini sağlama ve uluslararası güç dengelerini yeniden şekillendirme hedefini de taşımaktadır.
Genel olarak, Türkiye’nin hem Suriye hem de Libya’daki politikaları, sadece bölgesel istikrarı sağlamayı hedeflemekle kalmayıp, aynı zamanda ülkenin uluslararası alandaki konumunu güçlendirmeyi de hedeflemektedir. Bu süreçte, bölgesel rakiplerle olan ilişkilerin nasıl gelişeceği ve uluslararası toplumun bu dinamiklere nasıl yanıt vereceği merakla beklenmektedir. Türkiye, bu stratejik adımlarla, hem ulusal güvenliğini pekiş
