Malatya’nın Kale ilçesinde meydana gelen 5.9 büyüklüğündeki deprem, Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesine neden oldu. Depremden sonra Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) tarafından güncellenen fay haritası, büyük ilgi gördü. Yapılan araştırmalar sonucunda Türkiye genelinde 485 adet aktif fay belirlendi. Bu faylar, mahallelerden evlerin altlarına kadar uzanan bir şekilde detaylı olarak haritada gösteriliyor.
MTA’nın incelemesi sonucunda belirlenen fay haritasına göre, Türkiye’nin birinci derecede deprem riski bulunan illeri arasında İzmir, Balıkesir, Manisa, Muğla, Aydın, Denizli, Isparta, Uşak, Bursa, ve diğerleri bulunmaktadır. İkinci derecede riskli bölgeler arasında ise Tekirdağ, İstanbul, Bitlis, Kahramanmaraş, Van, Adıyaman gibi iller bulunmaktadır. Üçüncü derece riskli bölgeler arasında ise Eskişehir, Antalya, Tekirdağ, Edirne, Sinop, İstanbul gibi iller ve bazı bölgeler yer almaktadır.
Malatya’da meydana gelen 5.9 büyüklüğündeki depremde, merkez üssü Kale ilçesi oldu. Ancak, bölgede daha önce yaşanan 6.8 büyüklüğündeki depremden etkilenen vatandaşlar için TOKİ tarafından yapılan konutlar, sarsıntıyı az hasarla atlatmalarını sağladı. Kale ilçesinde TOKİ tarafından inşa edilen 439 konut, 302 köy evi, 56 ahır ve 16 işyeri, depremzede vatandaşlara kalıcı bir çözüm sunmaktadır. Bu konutlar sayesinde deprem sonrası hasar önemli ölçüde azaldı.
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi’nden Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, Malatya’daki depremin haritalarda yer almayan ‘bilinmeyen fay’ üzerinde meydana geldiğini belirtti. Uydudan alınan veriler, Pütürge fayının batısında devam eden başka bir fayın varlığını gösteriyor. Bu durum, daha önce yaşanan depremlerin de benzer şekilde haritalarda yer almayan fay hatları üzerinde meydana geldiğini göstermektedir.
Sonuç olarak, Türkiye’nin deprem gerçeğiyle her zaman karşı karşıya olduğu unutulmamalıdır. MTA tarafından yapılan çalışmalar ve TOKİ tarafından yapılan konutlar, depremlerin etkilerini en aza indirmek için atılan önemli adımlardır. Ancak, vatandaşların da deprem riskine karşı bilinçli olmaları ve gerekli tedbirleri almaları hayati önem taşımaktadır. Gelecekte yaşanabilecek depremlere karşı hazırlıklı olmak, toplumun ve bireylerin güvenliği açısından kritik bir konudur.