Sağlık Bakanlığı öncülüğünde inşa edilen Hıfzıssıhha-Türkiye Aşı ve Biyoteknolojik Ürün Araştırma ve Üretim Merkezi, Ankara Esenboğa Havalimanı yakınlarında 50 bin metrekarelik kapalı alana sahip olacak. Merkez üç etap halinde tasarlanmış olup, şu anda ilk etabı tamamlanma aşamasına gelmiştir. İlk etapta bulunan araştırma ve üretim laboratuvarlarıyla birlikte bölümün yıl sonuna kadar faaliyete geçmesi planlanmaktadır. İkinci etapta ise aşı üretim tesislerinin inşa edilmesi hedeflenirken, üçüncü etapta cihazların montajı ve ruhsatlandırılması işlemleri gerçekleştirilecektir. Yeni Hıfzıssıhha Merkezi, Türkiye’nin “aşı üssü” olarak işlev görecek ve Türkiye’yi bu alanda güçlü bir konuma taşıyacaktır.
Merkez, aşı ürünlerinin yanı sıra bazı genetik ürünlerin AR-GE ve üretim süreçlerini yürütecek bir akıllı bina teknolojisi ile donatılacaktır. Bu sayede, Sağlık Bakanlığı, Türkiye’de aşı üretim süreçlerine odaklanarak bilgiye dayalı bir dönüşüm sağlamayı ve yerli üretim imkanlarını geliştirerek dışa bağımlılığı azaltmayı amaçlamaktadır. Merkezin inşaatı en kısa sürede tamamlanacak ve pilot üretimlere geçilecektir. Öncelikli olarak çocukluk çağı bağışıklama programında yer alan kuduz, Hepatit A ve suçiçeği aşıları teknoloji transferi ile Türkiye’de üretilecektir.
2028 yılına gelindiğinde, Hıfzıssıhha Merkezi tarafından üretilen tüm aşılar yüzde 100 yerli üretim olacaktır. Merkezin hizmete girmesiyle, bağışıklama programındaki diğer tüm aşıların da Hıfzıssıhha’da imal edilmesi planlanmaktadır. Rutin aşılama programındaki aşılar dışında HPV ve influenza gibi önemli hastalıklarla mücadelede de çalışmalar yürütülecektir. Türkiye’nin aşı alanındaki bu güçlü merkezi, ülkenin sağlık sektöründe önemli bir oyuncu olmasına katkı sağlayacaktır.
Hıfzıssıhha-Türkiye Aşı ve Biyoteknolojik Ürün Araştırma ve Üretim Merkezi’nin hayata geçirilmesi, Türkiye’nin aşı ve biyoteknoloji alanında yenilikçi atılımlar yapmasına olanak sağlayacaktır. Merkez, hem ulusal hem de uluslararası alanda sağlık sektörüne büyük katkılar sağlayarak Türkiye’nin bu alandaki teknolojik ve bilimsel gelişmelerine öncülük edecektir. Bu sayede ülke, kendi sağlık sektörünü güçlendirerek dışa bağımlılığı azaltacak ve kendi aşı ve biyoteknolojik ürünlerini üretebilecek kapasiteye sahip olacaktır.